Osmanlı’nın dünyaca tanınmış Türk mimarı Mimar Sinan´ın Sırları konumuzda, Mimar Sinan’ın muhteşem zekası ve Mimar Sinan’ın matematik sırlarına şahit olacağız.
Müslüman olarak bizler Mimar Sinan’dan çok şeyler öğrenebiliriz. Neredeyse 100 yıllık hayatında 350’den fazla eser üreten ve 80 yaşından sonra En meşhur eseri Selimiye Camii’ni inşa eden Büyük Mimar’ın bazı sırlarını sizlere aktarmaya çalışacağız. Faydalanmanız dileklerimizle…. Dostkelimeler.com
Mimar Sinan´ın Sırları
1. Sır
2000’li yıllarda, Süleymaniye Camii yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Eğer çözüm bulunamazsa, bu muhteşem cami kısa bir zaman içinde yıkılacaktı.
Caminin tüm taşıyıcı yükü kemerlerindeydi. Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları zamanla aşınmıştı. Elimizde yazılı bir proje olmadığı için nasıl değiştirileceği bilinmiyormuş. Türkiye’nin en iyi mühendis ve mimarlarından oluşan bir heyet oluşturulmuş. Ortaya bir sürü fikir atılmış. Her kafadan bir ses çıkmış ama sonuç alınamamıştı. Tartışmalar sürerken caminin içinde büyük bir karmaşa sürüyordu.
Ülkenin çeşitli bilim kuruluşlarından bir sürü mimar, mühendis kemerleri inceliyordu. Bu kişilerden biri ortalarda dolanırken, kazara gizli bir bölme bulmuş. Bölmede, üzerinde eski yazı olan bir not varmış, Uzmanlara inceletilen kağıdın orijinal olduğu belgelenmiş. Bu kağıt parçası bizzat Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan bir mektupmuş.
Mektupta yazılanlar günümüz Türkçesine tercüme ettirilince ortaya söyle bir metin çıkmış. “Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz.” Bir oyuk içinde yer alan bir şişe içindeki notta şöyle bir şey yazıyormuş; “Her kim bu taş eskidiğinde yenisiyle değiştirmek isterse eski taşın yerine takılacak yeni kilit taşının iki tarafından yağlı iple taşı bir taraftan sokup öteki taraftan çeksin ve sonra ipin dışarıda kalan kısımlarını kessin”. Heyet Mimar Sinan’ın notunda anlatılanları yapmış.
Süleymaniye camisi böylelikle kurtarılmış. Bu mektup su an Topkapı Sarayı’nda saklanıyormuş.
2. Sır
1950-60 arası bir tarihte inşaat mühendisi, mimar ve jeofizikçilerden oluşan bir Japon heyeti Türkiye’ye gelmiş. Heyet İmar ve iskan Bakanlığı’ndan izin alarak ülkemizdeki tarihi yapıları incelemeye başlamış. Ayasofya’yı, Yerebatan Sarnıcını gezdikten sonra sıra Mimar Sinan’ın kalfalık eserim dediği Süleymaniye Camisi ile Sinan’ın öğrencisi Mimar Davut Ağa’nın eseri Sultanahmet Camisi’ne gelmiş.
Japonlar bu camiler üzerinde günlerce inceleme yapmışlar. Her geçen gün şaşkınlıkları daha da artıyormuş. Çünkü Japonlar daha ilk incelemede camilerin gevsek bir zemin üzerine inşa edildiğini anlamışlar. Ama bunca yıl, bu camilerde bir çatlak dahi olmamasına akıl sır erdirememişler.
Bunun üzerine Türkiye programının gerisini tamamen iptal edip, bu iki cami üzerine yoğunlaşmışlar. Araştırmalarının sonucunda herhangi bir sarsıntı sırasında bu iki caminin sabitlenmediğini aksine yerinde oynayarak yıkılmaktan kurtulabildiği ortaya çıkmış. Minareleri incelediklerinde ise ikiye şaşırmışlar. Minarelerin çok daha gelişmiş bir raylı sistem mekanizması üzerine oturtulduğunu ve her yöne yaklaşık 5 derece yatabildiğini görmüşler.
Daha derin araştırma yapmak için Edirne’ye, Sinan’ın ustalık eseri Selimiye Camisi’ne gitmişler. Oradaki olağanüstü sistemleri görünce iyice şaşırıp kalmışlar. Selimiye’nin tüm sırlarını aylarını harcayarak çözmeye çalışmışlar. Japonya’ya döndüklerinde ise Sinan’ın sırlarını uygulamaya sokarak şehirlerini Sinan’ın kullandığı sistemlerle kurup muazzam gökdelenler dikmişler. Yani şu an gelişmiş ülkelerin gökdelen yapımında kullanıldıkları çoğu sistem, yüzyıllar önce Mimar Sinan’ın geliştirdiği mekanizmalarmış.
3. Sır
Bir gün Selimiye Camii’ne girenler, kubbenin altında bir Japon’un ayaklarını kıbleye doğru uzatmış sırtüstü yattığını görmüşler. Tabii hemen Japon’u, “Burası kutsal bir yer. Bu şekilde yatmak bizim inançlarımıza göre saygısızlıktır. Lütfen oturun veya ayakta durun” diyerek uyarmışlar. Ancak, Japon trans vaziyetteymiş, gözlerini kubbeden ayırmadan şöyle sayıklıyormuş; “Bu imkansız. Ben yılların mühendisiyim. Bu kubbe var olamaz. Hayal görüyorum. Bu kubbenin orada o şekilde durması fizik ve matematik kurallarına aykırı. Bu imkansız, orada hiçbir şey yok,orada hiçbir şey yok.”
4. Sır
Selimiye camisinin zemini gevsek toprakmış. Bu nedenle minarelerinin yakın zamanda yıkılacağı fark edilmiş. Uluslararası bir grup bilim adamı toplanmışlar. Nasıl kurtarırız bu tarihi minareleri diye kafa kafaya vermişler. Sonuçta en son teknoloji olan metal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişler.
Minarelerin temellerini açınca, koymayı düşündükleri kelepçelerin aynısıyla karşılaşmışlar. Mimar Sinan bilmem kaç yüzyıl önce aynı şeyi düşünmüş meğerse..
5. Sır
Mimar Sinan’ın Selimiye Camii’nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı beşinci bir işlem kullanarak çözdüğü söylenir. Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir bir dehanın ürünüdür. Almanlar aynı sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlar.
Mimar Sinan bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadır. Almanların dehası ise, o çirkin metal yığınına Selimiye’den fazla turist çekebilmektedir.
Sonuç olarak 1500’lü yıllarda Mimar Sinan bu buluşları yapmış ve depreme dayanıklı ve aerodinamik minareler yapmış biz ise bir araba bile yapamıyorsak düşünelim.
Mimar Sinan´ın Sırları konumuzdan sonra sitemizde bulunan diğer Mimar Sinan konularına aşağıdaki linklerden kolayca ulaşabilirsiniz… Dostkelimeler.com