Kerkenez kuşu hakkında bilgi
Küçük bir doğandır. Uzun, ensiz ve sivri kanatları; ince ve uzun kuyruğu ile özgün bir yapısı vardır. Erkek ve dişiler arasındaki en belirgin fark başlarıdır;erkeğinin tepe ve ensesi mavimsi gri iken dişinin tepe ve ensesi kızılkahverengidir. Üstten mavimsi görünen kuyruğunun ucunda kalın, siyah bir bant bulunur. El telekleri siyah, omuz ve sırt kısmı kızıldır ve siyah beneklerle kaplıdır. Bıyığı belirgindir. Kuyruğunun sonunda kalın, siyah bir bantla birlikte yaklaşık 8-10 sıra da ince, beyaz bant bulunur. Kuyrukaltı ise açık krem renkli ve hafif kahverengi benek veya çizgiler iel kaplıdır.Karın altı ve kanat altı hemen hemen beyazdır.Bıyık belirgindir. Genç kerkenezler üreme olgunluğuna gelene kadar dişi giysisinde olsalarda kanatları olgun kerkenezlere nazaran daha kısa ve yuvarlaktır.Karın altları dişilere nazaran da fazla ve sıkçizgilidirler.Kerkenezi özellikle uçuşta tanımanın en iyi yolu kızıl sırtını görmektir. Bu özellik karıştırılabileceği bozdoğan (Falco columbarius), delice doğan (Falco subbuteo), aladoğan (Falco vespertinus)’dan en kesin ayrım yoludur. Kerkenezin en çok karıştırılabileceği tür küçük kerkenez (Falco naumanni)’dir. İki türün erkeği kolayca ayrılabilir. Kerkenezde bıyık belirginken erkek küçük kerkenezde bıyık yoktur. Erkek kerkenezin kanat altı ve sırtı siyah beneklerle kaplıdır. Erkek küçük kerkenezin sırtı beneksiz iken kanat altı el ve kol teleklerinde arazi koşullarında gözle fark edilemeyecek kadar silik beneklenme vardır. Dişi ve genç bireyleri çoğu zaman ayırt etmek mümkün değildir. Kerkenezlerde tırnak rengi siyah iken küçük kerkenezde kirli beyazdır.
Habitatı
Kerkenez belirli bir habitata bağımlı değildir. Yaygın oluşunun en büyük nedeni de budur. Dağlar, vadiler, orman kenarları, bozkırlar, tarım alanları, deniz kıyıları hatta şehirlerde görülebilir. Kapalı orman alanlarında ve ağaçsız çorak bölgelerde bulunmaz. Avlanmak için açık ve kısa bitkilerle kaplı alanları tercih eder.
Yayılışı ve Yerel Adlar
Türkiye’nin tamamında yayılış gösterir.Kerkenezler,doğada koruma altında türler sınıfındadır.
Beslenme
Açık doğal ortamında yaşayan kerkenezlerin temel besini tarla faresi ve köstebekler gibi küçük memelilerdir. Şehirde yaşayan kerkenezlerin küçük ötücü kuşlar ve serçelerle de beslendikleri görülür.Bunun yanı sıra kertenkeleler,solucan ,çekirge ve iri böceklerle de beslenir.Bu türlere, kerkenezler daha çok yavrulama döneminde memeli bulma sıkıntısı çektiklerinde rağbet gösteririler.Yeni uçmaya başlayan kerkenez yavruları da bu böceklere ve omurgasızlara av tecrübesi kazanana kadar rağbet gösterirler.
Serbest uçan bir kerkenez gövde ağırlığının %25’ine yakın miktarda besine ihtiyaç duyar.
Yapılan araştırmalar ölü olarak bulunan kerkenezlerin çoğunun midelerinde sindirilmemiş iki kadar fare bulunduğunu göstermiştir.
Biyolojisi
Yaklaşık 2 yaşına gelen kerkenezler üreme olgunluğuna erişirler. Kerkenezler yuva yapmazlar, genellikle kaya oyuklarına, kulelerin, taşköprülerin boşluklarına, ağaç kovuklarına veya yüksek ağaçların üzerinde terkedilmiş olarak buldukları büyük kuşların yuvalarına yumurtalarını bırakırlar. Mart sonu-nisan ortası arasında dişi 3-6 yumurta bırakır. Yumurtalar 34-44mm boyunda,beyaz kahverengi lekelidir.Dişi tek başına kuluçkaya yatar. 27-29 günlük kuluçka süresince ve ilk günlerde dişi yuvayı bekler ve gözetirken erkek beslenme görevini tek başına üstlenir.Dişi yavruları ,eğer av bir fare ise farenin kas etleri ile beslerken,kendi iç organlarını ve tüylerini yiyerek besler.İkinci haftanın sonunda artık yavruların bakımını eşler birlikte yürütür.Erkek ve dişi birbirinden bağımsız olarak yavruları beslerler .Ancak tüm gündüz yırtıcılarında olduğu gibi dişi genellikle yuva yakınlarında koruma görevi yaparken erkek yuvaya av taşır. Yavrular büyüyüp besin ihtiyaçları
arttıkça dişi de avlanmak için yuvadan daha çok uzaklaşır. İkinci haftanın sonunda yavrular ayakta durma çalışmalarına başlarlar.Üçüncü haftanın sonunda ise erişkin bir kerkenezin ağırlığına ulaşırlar.Yavrular tüm doğantürlerinde olduğu gibi çok agresif değillerdir,bu nedenle yavru kayıpları yavru kavgaları nedeniyle enderdir,ebeveynler de besleme konusunda hassastırlar.Yavrular kendi kendilerineyiyecek hale geldiklerinde ebeveynler avı yuvaya bırakırılar ve yavrular kendi kendilerine yerler.Yaklaşık dört hafta yuvada beslenen yavrular,uçmaya başladıktan sonra yine yaklaşık dört hafta ebeveynleri tarafından beslenir ve izlenirler.Daha sonra yuvadan kendilerine yeni bir bölge bulmak üzere ayrılırlar.
Yapılan halkalamalar sonucu kerkenezlerin yaşam beklentilerinin 18 yıl civarında olduğu tespit edilmiştir.Genç bir kerkenezin bir yaşına kadar yaşam beklentisi %50 oranındadır.Ölümlerin büyük bölümü genellikle hava şartlarının zorladığı ve avlanma imkanlarının az olduğu Ocak ve Şubat aylarında gerçekleşmektedir,bu aylarda genç kerkenezlerin yanı sıra da yaşlı kerkenezlerin de öldüğü görülür.
Göçü
Kerkenezler geniş alan göçmenleridirler.Göç etmelerinin başlıca sebebi beslenme ile ilgilidir.Belli bir göç yolları yoktur ve genellikle yalnız yolculuk ederler.Göç esnasında relatif alçaktan( 40-100m)gibi uçmayı tercih ederler.Diğer yırtıcılar gibi termiklere bağlı kalmadıklarından,kötü hava şartlarında bile göçlerini sürdürürler.
Kuzey Avrupa ve Sibirya’daki popülasyon göçmendir ve kış aylarında güneye göç eder. Türkiye’deki popülasyon yereldir ve yıl boyu kalır. Ancak besin bulmanın güçleştiği kış aylarında yükseklerde yaşayanlar ovalara, tarım alanlarına iner.
Popülasyonu
Tüm Avrupa’da, Asya’nın büyük kısmında ve Kuzey Afrika’da yaygın ve sayıca çoktur. Sadece Avrupa popülasyonu yaklaşık 400.000’dir.
Davranışları
Kerkenezin en tipik davranışı av ararken havada asılı kalmasıdır. Kanatlarını hızla çırparak olduğu yerde asılı durur(yaklaşık 10-20metre yükseklikte),bu durumda kuyruğu genellikle yelpaze gibi açık ve hafif içe kıvrıktır.(Küçük kerkenez de aynı davranışı gösterir ama daha az kanat çırpar.).Kanat çırmaları arasında aynı miktarda havayı hareket ettirir. Eğer yerde bir av görürse hızla dalışa geçipsaldırır,bu arada yere yaklaşırken hafifçe yavaşlar . Eğer o noktada bir av göremezse kısa bir uçuşla başka bir noktada tekrar asılı kalır. Uygun hava şartlarında veya avına yaklaşırken süzülerek uçtuğu görülebilir..Bazen de tünediği bir direk veya daldan avına saldırır. Yuvasının yakınlarında ve özellikle üreme dönemlerinde oldukça hareketli, gürültücü ve saldırgandır. Bir tehdit algılarsa kendinden çok daha iri olan kaya kartalı, kızıl şahin hatta çakır gibi kuşlara taciz dalışları yapmaktan çekinmez.
Ses-Ötüşü
Yapılan araştırmalar sonucu ,dişilerin 11,erkeklerin ise 9 değişik çağrı şekline sahip oldukları gözlemlenmiştir.Çağrılar,duruma göre ses yüksekliği,frekans ve ton değişikliği gösterir.Dişilerde olduğu gibi erkekler de yavruların yiyecek istedikleri zamandaki gibi ağlama sesleri çıkardıkları görülür.Özellikle dişiler kızışma dönemlerinde ve kuluçka döneminde eşinden yiyecek dilendiği zaman daha sık bu ağlama sesini çıkarırlar.
Ti,ti,ti yada dazı yazarlar tarafından ki,ki,ki (ke,ke,ke) diye yorumlanana sesleri ,yuvalarında rahatsız edildikleri zaman çıkardıkları heyecan sesleridir
Bizi Sosyal Medyada Takip Edin... |
Google + | |||
Youtube | |||
Tumblr |