Selam dostlar, konumuzda İmam Rabbani Sözleri, İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin Hikmetli Sözleri, İmamı Rabbani Allah’ı gördüm, İmâm-ı Rabbani kehanetleri, Hikmet ehlinden hikmetli sözler, İmam-i Rabbani gerçeği, Mektubat i Rabbânî Sözleri, İmam Rabbani’nin istanbul kehanetleri, İmâmı Rabbânî Osmanlı, İmam Rabbani (k.s) duası, İmam Rabbânî ölüm tarihi paylaşmaya çalışacağız.
İmâm-ı Rabbânî diğer adıyla Ahmed Sirhindî
Künyesi, Ebü’l-Berekât Ahmed b. Abdilehad b. Zeynilâbidîn el-Fârûkī es-Sirhindî
Nakşibendiyye tarikatının Müceddidiyye kolunun kurucusu.
14 Şevval 971’de (26 Mayıs 1564) Doğu Pencap’taki Sirhind’de (Serhend) doğdu. Nakşibendiyye tarikatı mensupları arasında İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) (ilâhî bilgilere sahip âlim) ve “müceddid-i elf-i sânî” (hicrî II. binyılın müceddidi) unvanlarıyla tanınır. Ölümü, 20 Kasım 1624. Serhend.
İmam Rabbani, asıl adı İmam-ı Ahmed Rabbani hazretleri, Hindistan’da yetişen en büyük veli ve âlimdir. Ariflerin ışığı, velilerin önderi, İslam’ın bekçisi, müslümanların baş tacı, müceddid, müctehid ve İslam âlimlerinin gözbebeğidir. Silsile-i aliyyenin yirmi üçüncüsüdür.
Bu büyük zatın çok önemli sözlerinden derlediğimiz bu konumuzu beğeneceğinizi umuyoruz. Şimdi sizleri İmam Rabbani Hazretlerinin en güzel sözleriyle başbaşa bırakıyoruz.
Dostkelimeler.com / Türkiye’nin Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri platformu
İmam Rabbani Sözleri
İmam Rabbani (k.s) duası; Allah’ım (c.c)! Fakirlikle övünmüş ve dünyadan uzak durmuş Muhammed Mustafa (s.a.v) hürmetine, Dünyayı gözlerimizde küçült, Ahireti ise kalplerimizde büyült! İmâm-ı Rabbânî (k.s)
Ölmek, felaket değildir. Öldükten sonra, başına gelecekleri bilmemek felakettir.
Dünyayı terk etmek iki türlüdür; birincisi, mübahların, zaruret mikdarından fazlasını terktir. Bu çok iyidir. İkincisi, haramları ve şüphelileri terkedip yalnız mübahları kullanmaktır. Bu zamanda bu da iyidir.
Sûfîlerin özel olarak üzerinde durduğu tasavvuf ve hakikat ilimleri dinin hizmetçisidir ve bütün seyrü sülûkten maksat ihlâsın elde edilmesidir.
Seadet-i ebediyyeye kavuşmak, peygamberlere uymağa bağlıdır.
Bâtınî hallerimizin sıhhatini gösteren ölçü zâhirimizin şer‘î ölçülere uygunluğudur.
Vakit çok kıymetlidir. Kıymetli şeyler için kullanmak lazımdır. İşlerin en kıymetlisi sahibine hizmet etmektir. Yani Allahü teâlâya ibadet ve taat etmektir.
Ayet-i kerimede mealen; “Vallahu basirun= Allah onların ne yaptıklarını görmektedir” buyruldu. Allahü teâlâ her şeyi gördüğü halde, (insanlar) çirkin işleri yaparlar. Aşağı bir kimsenin bile bu işleri gördüğünü bilseler, vazgeçerler yapmazlar. Bunlar ya Hak teâlânın görmesine inanmıyorlar, yahud onun görmesine kıymet vermiyorlar. İmanı olana her ikisi de yakışmaz.
Az veya bütün işlerde âlimlere müracat edip, onların verdiği fetvaya uygun amel et.
Bu zamanda dünyayı terk etmek çok zordur. Dünyayı terk lazımdır. Hakikaten terk edemeyen, hükmen terk etmelidir ki, ahirette kurtulabilsin. Hükmen terk etmek de büyük nimettir. Bu da, yemekte, içmekte, giyinmekte, meskende, dinin hududundan dışarıya taşmamakla olur.
Nefse günahlardan kaçmak ibadet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır.

Rezzak olan Hak teâlâ, rızıklara kefil olmuş, kullarını bu sıkıntıdan kurtarmıştır.
Kelime-i tevhid; putlara ibadeti bırakıp, Hak teâlâya ibadet etmek demektir.
Dinimiz dünya ve ahiretin mutluluğunu garanti etmiştir. Ancak bunun gerçekleşmesi için imandan sonra herkese şu üç vazife düşmektedir: İlim, amel ve ihlas.
Hak mezheplerin hükümleriyle amel etmeden, kalp Allah’tan gayrı unutacak derecede zikir içinde kaybolmaz.
Büyükleri sevmek, saadetin sermayesidir. Muhabbete müdahane, gevşeklik sığmaz.
Salih ameller İslamın beş şartıdır. Salih amelleri yapmadan kalb selamette olmaz.
Yolun selametle gidilmesi için you çok iyi bilen, kâmil bir mürşid gereklidir. Böyle bir mürşidin beraberliği olmadan ilâhi huzura adım atmak hiç de kolay değildir.
Kişi sevdiği ile beraberdir hadisi gereğince Allah’ı seven arifler de hep O’nunla beraberdirler.
Cenâb-ı Hak tarafından kulları irşad görevi verilmiş bir mürşid, insanlık için bulunmaz bir nimettir. Onun kelamı kalbe deva, nurlu nazarı nefse şifadır.
İslâm’ın ve müslümanların aziz olması, küfrun ve kafirlerin zelil düşmesine bağlıdır.
Tasavvuf ve hakikat menzillerini aşıp geçmekten maksat, rıza makamı için gerekli olan ihlâsın tahsilidir, başka şey değildir.
Gönlünden mal, makam, evlat ve nefis sevgisini sür çıkar. Halkın hizmetinde ol. Onları incitme.
Cahillerin, büyüklere dil uzatmalarına sebeb olmayınız! Her işinizin İslamiyete uygun olması için, Allahü teâlâya yalvarınız.
Bir farzı vaktinde yapmak, bin sene nafile ibadet yapmaktan daha çok faydalıdır.
İbadetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran şey namazdır.
İnsanlar riyazet deyince, açlık çekmeği ve oruç tutmağı anladılar. Halbuki, dinimizin emrettiği kadar yemek için dikkat etmek, binlerce sene nafile oruç tutmaktan daha faydalıdır.
İmam Rabbani gençlikle ilgili Sözleri
Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, İslamiyet bilgilerini öğreniniz ve bu bilgilere uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz.
Gençlik zamanında dinin emirlerine uymak, dünya ve ahiret nimetlerinin en üstünüdür.
Velilerin hiçbiri, Sahabi [eshab-ı kiramın] mertebesine çıkamaz.
Gönül dalgınlığının ilacı, gönlünü Allah Teâlâ’ya vermiş olanların sohbetidir.
Annenin yavrusuna faydasının olmadığı kıyamet günü için hazırlık yapmayana yazıklar olsun!
Dünyanın vefasızlıkta eşi yoktur, dünyayı isteyenler de alçaklıkta ve bahillikte (cimrilikte) meşhurdur. Aziz ömrünü, bu vefasızın ve değersizin peşinde harcayanlara yazıklar ve korkular olsun.
Ölülere dua ve istiğfar etmekle ve onlar için sadaka vermekle, imdatlarına yetişmek lazımdır.
Şehvetlerine uyar, kin, kavga, hile, düşmanlık tuza ve nifakla meşgul olursan bil ki şeytanların mertebesine inersin.
Tasavvuf yoluna girmekten maksat, hakiki imana ulaşıp, ilahi emir ve hükümleri muhabbetle uygulamaktır.
Hakikati şeriatın dışında arayan sufi, hayalin peşinde koşmaktadır.
Keşif ve ilham, din ilmine uyduğu zaman makbuldür, uymazsa ona itibar edilmez. Bir ilmin ve içtihadın doğruluğu ilhamla değil, Kur’an ve Sünnet’le ölçülür.
Dünyayı ele geçirmek için ahireti vermek ve insanlara yaranmak için Allahü teâlâyı bırakmak ahmaklıktır.
Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi saadet zan etmemeli, nefse güç ve acı gelenleri de şekavet ve felaket sanmamalıdır.
Sonsuz kurtuluşa kavuşmak için, üç şey muhakkak lazımdır: İlim, amel, ihlas.

Hak yoluna adım atanın ilk işi itikadını düzeltmektir. Bu da ancak Ehl-i sünnet ve’l-cemâat âlimlerinin, Kur’an ve Sünnet’ten elde ettikleri ilme göre olur.
Tam bir ehliyete ve ilmi dirayete sahip olmadan, kendi başına Kur’an ve Sünnet’ten hüküm çıkarmak ve onunla amel etmek caiz değildir.
Hakikati şeriatın dışında arayan, şeriatı önemsiz, ihmal edilebilir bir şekil gibi gören sûfîlik, bir serabın peşinde koşmaktır ve sonu hüsrandır.
Kişinin olgunlaşması için insanların eziyet ve cefasına sabretmesi gerekir.
Saadet, ömrü uzun ve ibadeti çok olanındır.
Salih amel olmadan kalbin iyiliğinden söz etmek boş bir iddiadır. Bedensiz ruhun varlığı düşünülemediği gibi, salih amelsiz de kalbin selâmeti düşünülemez.
İmamı Rabbani Allah’ı gördüm derken ne demek istemiştir;
İmamı Rabbani’nin Birinci Mektup’taki sözleri;
“… Bu tarikat edeplerine dair işlere devamım sırasında, Yüce Allah’ın ZÂHİR ismine bir zuhur yeri olma şerefine erdim; hem de tam manası ile her şeyden ayrı bir manada. O kadar ki: Bütün eşyada, tek tek bu tecelliyi gördüm, özellikle kadınların kisvesinde. Hatta ayrı ayrı her yanlarında. Bu kadınlar zümresine o kadar ram oldum ki: Anlatamam. Bu ram olma işinde çaresiz bir duruma düştüm….”
“Hâsılı: Su gibi eridim; bu kadınların elinde eriyip aktım. Anlattığım manada bir tecelli her yemekte ve içmekte, her giyim işinde başka başka oluyordu. Lezzetli mükellef bir yemek sofrasında (veya yenen şeyin kendisinde) bulduğum lezzeti, başkasında bulamadım. Bu değişiklikler, tatlı su ile tuzlu beyninde oluyordu: belki de her şeyde… Her şeyin tadı, başkalarından ayrı olarak, kendi değişik derecelerine göre kemal hususiyetleri arasındaydı. O kadar ki: Bu tecellilerin özelliklerini yazı ile anlatmak mümkün değildir…”
***
İmam-ı Rabbani’nin burada anlattığı şey, Allah’ın “ez-Zahir” isminin tecellisidir. Allah’ın bir takım eşya üzerinden bazı isim ve sıfatlarını izhar etmesi mümkündür. Nitekim Musa Aleyhisselam’a ağaçtan tecelli etmiş ve kendisiyle görüşmüştür. Bu ifadelerden Allah’ın eşyanın içine girdiği (hulûl) yönünde bir fikre kapılmamak gerekir. Zira eşyada zuhur eden Allah’ın kendisi değil bilakis onun ismi veya sıfatıdır. Yani Allah (c.c.) söz konusu ismini belli bir eşya üzerinden kuluna yoğun biçimde hissettirmektedir.
İmam-ı Rabbani’ye bu tecellinin ayrıca kadınlar üzerinden gerçekleşmesinin kesin sebebini bilmemiz mümkün olmamakla beraber, kadınların cemal, letafet ve şefkat yönünden erkeklere nispetle daha baskın olduğu, bu sebeple onların ilahi güzelliği ve rahmeti daha iyi yansıtabileceği de düşünülebilir.
Her şeyin hayır ve şer Allah’tan gelir. Bu sebeple iyi ile kötüyü ayırt etmek gerekir.
Dünya, ahiretin tarlasıdır. Bu tarlada ne ekersen, ahirette onu biçersin.
Kendi nefsinle mücadele etmeyen, başkalarını ıslah etmeye çalışmasın.
İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.
Ruh, günah işlediği zaman, dışa vurarak ona yüz veren bir yüz oluşturur.
Dünyada özgürlük, imanın elde ettiği bir mevkiye ulaşmaktır.
Allah’tan korkmayan, her türlü kötülüğü yapmaya cesaret eder.
Kötü insanlarla arkadaşlık etmek, kötü ahlakı almak gibidir.
Dünya, ahiretin tarlasıdır ve insan, bu tarlada ne ekerse, ahirette onu biçer.
İyilik, her zaman iyilikle cevaplanmalıdır.
Kalbi kötü olanın sözüne itibar etme.
İyilik etmeyen, kendisine iyilik edilmesini beklemesin.
Rızkın en hayırlısı, helal olanıdır.
Allah’ın emirlerine itaat eden, her türlü nimete nail olur.
Allah’tan korkan, hiçbir zaman haram işlemez.
İmam Rabbani’nin bu sözleri, İslam ahlakı, maneviyat ve toplumsal ilişkiler hakkındaki derin düşüncelerini yansıtır. Onun öğretileri, Müslüman topluluklar arasında geniş bir etki bırakmıştır ve halen birçok kişi tarafından takdir edilmektedir.
İmam Rabbani Sözleri konumuzdan sonra İmam Rabbani Hazretleriyle ilgili diğer konularımıza da aşağıdaki linklerden kolayca ulaşabilirsiniz. Semih YAŞAR
çok güzel teşekkürler