Vakıa Suresi Hakkında Bilgi
Vakıa Suresi Kur’ân-ı Kerîm’in elli altıncı sûresidir. Doksan altı âyet, bin ikiyüz yetmiş sekiz kelime ve yedi bin elli üç harftir.
Bazı alimler bu sûrenin doksan yedi ve diğer bazı alimler de doksan dokuz âyet olduğunu söylemişlerdir. Fasılası lam, elif, be, dal, mim, nun ve he harfleridir.
Vâkıa sûresi Mekke’de nâzil olmuştur.
Seksen bir ve seksen ikinci âyetlerinin Medine’de nâzil olduğu rivâyet edilmektedir. Rahman sûresi ile kuvvetli bir bağı vardır.
Adını, birinci âyetteki vâkıa kelimesinden almıştır. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kuar’n Dili, İstanbul 1971, VII, 4699
Vâkıa kelime olarak; olay, savaş, çarpışma ve belâ demektir. Âyette ise, kıyâmet olayı, sayhası, hadisesi anlamındadır. Kıyâmet olayında çeşitli şiddetler meydana geleceği için, burada vâkıa diye anılmıştır. el-Maverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûnu, Beyrut 1992, V, 445
Sûrenin konusu vâkıa yani ahirettir. Genel olarak tevhid, ahiret ve Kur’ân bu sûrenin konusu olmaktadır. Sureye vâkıa, kıyâmet olayı ile giriş yapılmıştır.
“Olacak vâki olduğu (kıyâmet koptuğu) zaman, onun oluğunu (şimdi olduğu gibi) yalanlayacak kimse çıkmaz” Vâkıa sûresi 1 ve 2. ayet
Ondan sonraki âyetlerde, kıyâmet olayı kısa bir şekilde anlatılmış, ardından da insanların ûç sınıf olduğu haber verilmiştir.
“Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman, sağın adamları (amel defterleri sağ tarafından verilenler), ne uğurlulardır onlar! Solun adamları (amel deflerleri sol tarafından verilenler) ne uğursuzlardır onlar! Ve o sâbıklar, (o inançta ve amelde duraklamadan) ileri geçenler!” Vâkıa sûresi 7-10. ayetler
Bu âyetlerde ifâde edilen amel defterleri sol tarafından verilenler, tevhid inancım kabul etmeyen, ilâhî emirlere karşı çıkan ve her türlü kötülüğü işlemekten çekinmeyen kâfirlerdir. Amel defterleri sağ tarafından verilenler ise, tevhid inancına sahib olan, ameli salih ve imânı bütün mü’minlerdir. Sâbıklar da, Allah’a en yakın olan, hiç bir şüpheye kapılmadan imân ve salih amelde ileri giden, imân sahibi kişilerdir. Diğer bazı alimlerin görüşlerine göre ise, peygamberlerdir. el-Bedeviye, Esraru’t-Te’vîl Mısır 1955, II, 243
Ondan sonra gelen âyetlerde, amel defteri sağ tarafından verilecek mü’minlerle, imân ve salih amelde önde giden sâbıklara cennette verilecek nimetlerle mükâfatlar ve Allah’ın emirlerine muhâlefet eden kafirlere cehennemde verilecek cezalar geniş bir şekilde açıklanmıştır. Bilhassa küfür ehlinin inkâr ettiği ölümden sonraki diriliş için detaylı açıklamalar yapılmış, insanın acizli ve yüce Allah’ın üstün kudret ve irâdesi dile getirilmiştir.
Bu arada, bu hususları açıklayan Kur’ân hakkında bilgiler verilmiştir:
“O, elbette şerefli bir Kur’ândır. Korunmuş bir kitapta (mushafta, yahut Levh-i Muhfuz’da yazılı) dır. Ona (dış ve iç pisliklerden) temizlenenlerden başkası dokunamaz” Vâkıa sûresi 77-79. ayetler
Bu âyetlerde geçen “korunmuş kitap” ifâdesi hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazı âlimler bunun Kur’ân olduğunu söylemişlerdir. Diğer bazı âlimler de bunu Levh-i Mahfûz olarak kabul etmişlerdir.
“Ona temizlenenlerden başkası dokunamaz” âyetine göre de, Kur’ân-ı Kerîm mukaddes kitabımızdır, Allah’ın kelâmıdır. Ona ta’zim ve hürmet gerekir. Fakihlerin ekseriyetine göre, abdestsiz olarak Kur’ân’a dokunmamak icâb eder. Bazı âlimler de, öğrenme ve öğretme gibi bazı zorunlu durumlarda, Kur’ân’a abdestsiz dokunmaya müsaade etmişlerdir. Bunun dışında abdest sizin, cünübün, hayız ve nifas halindeki kadınların Kur’ân’ı ellerine almaları, ona dokunmaları caiz değildir. Muhammed Ali es-Sabunî, Revâiu’l Beyn Tefsiru Âyati’l Ahkâm, Dımaşk 1977, II, 506 vd
Bu hususlar iyice açıklandıkdan sonra, sûrenin sonuna doğru, tekrar imân ehli olanlarla mükâfatları ve inkârcı olan küfür ehli ile azapları hatırlatılmıştır. Son olarak da, Yüce Allah tarafından bu vakıa’nın bir gerçek olduğu vurgulanmış ve Allah’ı tesbih etme istenmiş, taleb edilmiştir.
“Eğer sağcılardan (amel defteri sağ tarafından verilenlerden) ise, (ey sağcı!) sana sağcılardan selâm! Ama yalanlayıcı sapıklardan ise, kaynar sudan bir ziyâfet ve cehenneme atılma var. Kesin gerçek budur işte. Öyle ise, büyük Rabb’inin adını tesbih et” Vâkıa sûresi 90-96. ayetler
Abdullah b. Mesûd’u, ölüm hastalığında ziyâret eden Hz. Osman (r.a): “Sana bir bağışta bulunulmasını emredeyim mi?” demiş. Abdullah, buna ihtiyacı olmadığını söylemiş. Hz. Osman; “Senden sonra kızlarına kalır” demiş. O zaman Abdullah onu şu cevabı vermiştir: “Sen kızlarımdan korkma. Ben onlara Vâkıa sûresini okumalarını emrettim.” Ben, Peygamber (s.a.s)’in şöyle dediğini işitmiştim: “Her kim her gece Vâkıa sûresini okursa, ona fakirlik dokunmaz” İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Beyrut 1969, IV, 282
Vakıa suresinin iniş nedeni nedir?
Vakıa suresinin Nüzul Sebebi-1
Ahmed bin Hanbel ve İbni Ebî Hatem’in içinde tanınmayan ravilerin de bulunduğu bir senedle rivayet ettiklerine göre Ebu Hüreyre şöyle dedi: “Bir çoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerdendir” ayetleri indiğinde bu müslümanların ağırına gitti. Bunun üzerine “Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden” (39 ve 40. ayetler) ayetleri indi.
İbni Asakir’in Dımaşk Tarihi’nde sağlam olmayan bir senedle Urve bin Ruvaym’dan rivayet ettiğine göre Cabir bin Abdullah şöyle dedi: “Vakıa suresi inip orada “Bir çoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerdendir.” ayetleri indiğinde Ömer ağladı ve “Ey Allah’ın Rasulü, biz sana iman ettik, seni tasdik ettik, buna rağmen bizden kurtulanlar azdır.” dedi. Bunun üzerine “Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden” ayetleri indi. Hemen Rasulullah (sav) Ömer’i çağırdı ve “Ey Hattabın oğlu Ömer, senin söylediğin o hususta Allah vahiy indirdi ve “Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden kıldı.” (ayet: 39, 40) Bunun üzerine Ömer: “Rabbimizden ve peygamberimizi tasdikten hoşnuduz.” dedi.
not : Bununla birlikte her iki rivayetin de doğruluğunda şüphe vardır.
Vakıa suresinin Nüzul Sebebi-2
Müslim’in rivayetine göre İbni Abbas şöyle dedi: Bir gün yağmur yağmıştı. Rasulullah (sav) “İnsanlardan bazıları şâkir (şükreden), bazıları kâfir oldu.” dedi ve devam etti: “Çünkü bazıları bu bir rahmettir, onu Allah Tealâ indirdi, derken, bazıları da, filanca yıldızın batması gerçekten yağmur getiriyormuş.” dediler. Bunun üzerine “Hayır, işte yıldızların düştüğü yere yemin ediyorum” ayetinden (75. ayet) “Allah’ın verdiği rızka karşı şükrü, O’nu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz” ayetine (82. ayet) kadar indi.
İbni Ebi Hatem’in rivayetine göre Ebu Hırze şöyle dedi: Bu ayetler ensardan birisi hakkında indi. Müslümanlar Tebuk Gazvesinde Hıcr’a uğradılar. Rasulullah (sav) onlara buranın suyundan yanlarına almamalarını emretti. Sonra Rasulullah (sav) hareket etti başka bir yerde konakladı, yanlarında su yoktu. Rasulullah (sav)’a şikâyetlerini arzettiler. Rasulullah (sav) kalktı iki rekat namaz kıldı, sonra dua etti. Allah bir bulut gönderdi, onların üzerine yağmur yağdı, bundan su ihtiyaçlarım giderdiler. Ensardan biri, kendi kavminden olan münafıklıkla itham edilen birine: “Yuh sana! Görmüyor musun Rasulullah (sav) dua etti, Allah da bize gökten yağmur indirdi” dedi. Diğeri “Biz olsa olsa filan ve filan yıldızın batmasından dolayı yağmur aldık.” dedi.
Müslim’in Ebu Hüreyre’den bir başka rivayetinde Rasulullah (sav) şöyle dedi: “Rabbinizin ne dediğinden haberiniz yok mu? O şöyle dedi: “Kullarımın üzerine ne zaman bir nimet (yağmur) indirsem mutlaka bir grub “yıldızlar, yıldızlar sebebiyle indi” diyerek o sebeple kâfir oluyor.”
Peygamber Efendimizin Vakıa Suresi ile ilgili Hadisleri;
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim her gece Vakıa Suresini okursa, ona asla fakirlik isabet etmez.” Kaynak : Beyhaki, Şu’abül-İmân, 2/491; İbni Sünni, Sahih, 680
Yine Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Vakıa Suresi, zenginlik suresidir. Onu okuyunuz ve o sureyi kadınlarınıza ve çocuklarınıza da öğretiniz.” buyurmuştur. Kaynak : Fethu’l-Kadir, 5/146; Tıbyan Tefsiri, Vakı’a Suresi