İclal Aydın Sözleri

featured

Selam dostlarım, konumuzda İclal Aydın Sözleri, İclal Aydın Sözleri Instagram, İclal Aydın Sözleri Resimli, İclal Aydın yazıları ve Şiirleri, İclal Aydın Aşk Sözleri, İclal Aydın söylenmemiş sözler aramalarında sizlere yardımcı olacak şekilde paylaşımlar yapmaya çalışacağız.  

Sizler de İclal Aydın güzel sözleri paylaşmak isterseniz  yorum bölümünden ekleyebilirsiniz. Yorumlarınız bizlere daha iyi paylaşımlar yapmak için yol gösterecektir.

Dostkelimeler.com Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri ve deyimler platformu // Bizleri her türlü sosyal medyadan takip edebilirsiniz. Konumuzun altında linkler mevcuttur.

İclal Aydın Sözleri


Çocuktuk çünkü. İnanıyorduk. Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat. İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk. Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak…


Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı aksam güneşi. Onca zamanın içinde eskimeyen bir düşüncesin şimdi.


Yanımda mutsuzsan eğer, benden uzakta mutlu ol..” diyebilecek kadar seviyorum seni.


Ah babam! Özledim seni!


Hayat herkese eşit davranmadığı gibi seçtiklerine de ufak tefek oyunlar oynayabiliyor.


İnsan bu yüzden ağlıyordu. Sevenleri kendisini yaraladığı ve kendisini yaralayanları sevdiği için ağlıyordu.


Karşınızdaki sizi hayatında nereye koyuyorsa siz de onu oraya koyacaksınız. Ne eksik, ne fazla.


Sahip olduklarınıza sevinin. Kıyasınız kendinizden zenginlerle olursa her zaman mutsuz yaşarsınız.


Bir insanın yumruğu kadardır kalbi, derler. Demek ki kalbin kadar insansın. Avucunun içine düşen kalp kadar merhametin…


Sana güzel bir yaz günü gelmiştim, karlı bir sabahta gidiyorum. Beş mevsim yaşamışız beraber, beş mevsim bir iç denizi karartmaya yetti.


Yoksunluğun ya da tadılmamış sevincin nesnesi değişebilir.


İhanet bağışlanamaz, geçiştirebilir belki ama iğrenç yüzü, belleğe o kadar derin çizgilerle kazınır ki, unutmak için ölmek gerekir.


Nefesi yetmeyenle dipte hazine aranmazmış. Aşkın ibadetini bilmeyene bayram bağışlanmazmış.


Ah nasıl eskiyor her şey anne nasıl eskiyor. Eskilerimi de atmaya kıyamıyorum. Seni çok özlüyorum bana yasakladığın bahçeler sana da mı uzaktı hep? Gidemeyişine ağladın mı sende? Ne zaman eskiyor sevgiler, ödenen bedellerin acısı geçince mi? İşte böyle kalbimde bir acı.


Öğrendiğim çicek adlarına yenilerini ekledim, En çok fesleğeni, çoban heybesini, aksam sefasını sevdim. Seni beklerken çok şey öğrendim.


Saçlarını izliyordum uzaktan; kulağının arkasına düşüşü ve burnun herkesten başkaydı işte.


Çocukken bir tek ince hastalıktan ölünür sanırdım. Dilini ve yönlerini bilmediğim bir ülkede Metroların rüzgârında anladım hasretten de ölünebileceğini ve gördüğüm her boş alana eksiksiz çizebileceğimi özlediğim her bir şeyi. Beni yabancı sayarken aslında bana yabancıların yüzlerinde tanıdım kendimle bir başıma kalmayı.


Bitmesin istediğim yola kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık.


Yolculuk… ne güzel kelime.. ne umut dolu, ne sürprizlere gebe bir kelime.


Sana baktığım zaman gördüklerim bir zamanlar sakladıklarıma çok benzeyen sıyrıklar aslında.


Çocukken bir tek ince hastalıktan ölünür sanırdım. Hasretten de ölünürmüş anladım.


Bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize ikimiz çokmuşuz meğer bu resme. Kapatmadan bu kapıyı yine de, bu yaralar bereler sanadır bileler.


Böyle bakınca, hep birlikte başlayacağımız operasyona benziyor aşktan konuşmak.


Bir insanın yumruğu kadardır kalbi, derler. Demek ki kalbin kadar insansın. Avcunun içine düşen kalp kadar merhametin…


Anne karnında her şeyden ve hepsinden evvel kalbin, sonra omuriliğin beliriyor. Ardından tomurcuk açıyor ellerin.


Bir insanın yumruğu kadardır kalbi, derler. Demek ki kalbin kadar insansın. Avucunun içine düşen kalp kadar merhametin..


Fırtına herkesin başında eser ama sadece bazılarının çiçekleri dökülür.


Bir evi ev yapan, içindeki sesler ve yemek kokularıdır. Sesler azaldıkça, pişen yemekler de azalıyormuş meğer…


Artık öğrendim ki; kimi sevdiğin önemliymiş. Uzun yolu göze alamayana kelebek olunmazmış. Nefesi yetmeyenle dipte hazine aranmazmış. Aşkın ibadetini bilmeyene bayram bağışlanmazmış.


Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi; insan her gün anımsar mı aynı gözleri?


Acaba uzakta olması mıdır onun en büyük cazibesi.? Mesafe midir acaba onu her an özlenen bir düşe çeviren.?


Sadece ‘sevilmek’ harekete geçirir donmakta olan bir kalbi. Ve hızla çarpan bir kalptir her seferinde, dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi. Yani, sızlayan yerinden sevmeye başlamalı bir insanı. Sevdiği kadar da sevilmektir zaten bir acının yara bandı.


Acaba uzakta olması mıdır onun en büyük cazibesi? Mesafe midir acaba onu her an özlenen bir düşe çeviren? Ne garip bir çocukmuşum. Sevmeye ve sevilmeye karar verilir sanıyordum..


İclal Aydın Resimli Sözleri


İclal Aydın söylenmemiş sözler

İclal Aydın söylenmemiş Sözler alıntı


Acı dediğin taş, insan dediğin su gibidir. Taşın üstünden kayar gider, toprağa karışır. Taşa her vurduğunda acır canın. Ama toprakla buluştukça acın azalır. Acıdan sonra bir bakmışsın ki o toprakta ne çiçekler, ne hayatlar dirilmiş. Hem su deyip geçme; o su, taşı bile aşındırıp yıpratır.


Ölmekten değil yaşamaktan korkmamaktır kahramanlık.


Her ikisinin hikayesi de koca bir ömür içerisinde yarım kalmış ve söylenmemiş sözler, acısını günbegün hissettirmeye devam ediyor.


İnsan doğunca acı da onunla doğuyor.


Yaralar kaderin ayak izidir. Onlardan utanamazsın. Saklayarak yaşayamazsın. Onlardan altın kabuk yapmalısın.


Sabah oldu. Ve her hikâye başladığı gibi bitti.


İclal Aydın Aşk Sözleri


Aşkta mesele şu ki, o dönme dolap adı üzerinde, dönüyor. Yükseliyor, alçalıyor, ama sen hep en tepedeki halini anımsıyorsun.


Sadece sevilmek harekete geçirir donmakta olan bir kalbi. Ve hızla çarpan bir kalptir her seferinde, dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi. Yani sızlayan yerinden sevmeye başlamalı bir insanı. Sevdiği kadar da sevilmektir zaten bir acının yara bandı.


Bir kadına en çok yakışan aşk işareti… Durmaksızın, nedensiz tebessüm etmesine neden olan o dudak kelebekleri… İki yanda, arsız, tazecik, güzeller güzeli iki kelebek… Bir kadın sevildikçe daha çok kanat çırpan kelebekler..


Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı aksam güneşi. Onca zamanın içinde eskimeyen bir düşüncesin şimdi.


Aşk, bir gün anahtarın ters döneceğine inanıp ışığa kavuşmayı özlemektir.


Yanımda mutsuzsan eğer, benden uzakta mutlu ol… diyebilecek kadar seviyorum seni.


Gözlerimin rengi derdin, hani beni severdin, sen nasıl gittin?


Sadece ‘sevilmek’ harekete geçirir donmakta olan bir kalbi. Ve hızla çarpan bir kalptir her seferinde, dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi. Yani, sızlayan yerinden sevmeye başlamalı bir insanı. Sevdiği kadar da sevilmektir zaten bir acının yara bandı.


İşte böyle sevgili. Biz artık seninle haritada iki küçük su lekesi, Hiçbir nehir kavuşturamaz bizi.


Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı aksam güneşi. Onca zamanın içinde eskimeyen bir düşüncesin şimdi.


İhanet bağışlanamaz, Geçiştirebilir belki ama iğrenç yüzü, Belleğe o kadar derin çizgilerle kazınır ki, Unutmak için ölmek gerekir.


Susmak da aşkın yollarından biriymiş. Bunu öğrendim. Susulmuş çok aşkım yok ama aşktan sustuğum çok hikâyem var desem…


Yokluğunun soğuğunda üşümektense varlığının ateşinde yanmak isterdim…Üşüyerek yanmayı yanarak üşümeyi yazık ki ben senden öğrendim.


İşte böyle sevgili. Biz artık seninle haritada iki küçük su lekesi, Hiçbir nehir kavuşturamaz bizi.


Aşk ve diğer heyecanlar yaşam devam ettiği sürece bitmiyor elbette. Ama insanın kalbi bir daha 17 yaşında ki gibi çarpmıyor. Hiçbir göz rengi 17 yaştaki gibi zihninizde leke bırakmıyor. Hiç bir el 17 yaştaki gibi terlemiyor. Hiç bir şarkı 17 yaştaki gibi sadece sizin olmuyor. 17 yaşını geçmiş herkes biliyor ki, insan bir daha 17 olmuyor.


Aşk; vazgeçmektir gözlerinden. Geceleri ansızın nedensiz uyanmaktır uykularından, usul usul ağlamaktır. Aşk; bir gün anahtarın ters döneceğine inanıp ışığa kavuşmayı özlemektir. Aşk; buralardan öylece çekip gitmek ve sonunda kendine bir gül vermektir. Acını içine alıp, göz damlalarını tutup, güçlü olmaya çalışmaktır.


Önceden olsa bırak gitsin, aşk tek kişilik derdim. Kimi sevdiğin önemli değil, önemli olan sevme becerin derdim… Artık öğrendim ki; kimi sevdiğin önemliymiş. Uzun yolu göze alamayana kelebek olunmazmış. Nefesi yetmeyenle dipte hazine aranmazmış. Aşkın ibadetini bilmeyene bayram bağışlanmazmış.


Aslında… Senin adın bile geçmedi. Ama. Ben seni hiç unutmadım. Birini sevmeye beni benden daha iyi kimse ikna edemez, biliyor musun? Susmak da aşkın yollarından biriymiş. Bunu öğrendim.


Meğer sanaymış yolculuğum. Burgun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta. Bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım.


Aklıma her düşüşünde yüreğimde öyle bir deprem oluyor ki bütün duygularım yıkılıyor geriye büyük bir enkaz kalıyor. Yıkılmayan tek bir duygu buluyorum ardından ki bu hep aşk oluyor ve sadece sana koşuyor.


İşte böyle sevgili; Biz artık seninle haritada iki küçük su lekesi gibiyiz hiçbir nehir kavuşturamaz bizi.


Aşkta mesele şu ki… O dönme dolap, adı üzerinde, dönüyor… Yükseliyor… Alçalıyor… Ama sen hep en tepedeki halini anımsıyorsun…


Artık öğrendim ki; kimi sevdiğin önemliymiş. Uzun yolu göze alamayana kelebek olunmazmış. Nefesi yetmeyenle dipte hazine aranmazmış. Aşkın ibadetini bilmeyene bayram bağışlanmazmış.


Bu kadın hiç yeterince sevilmemiş, diye düşündüm. Kıymeti hiç bilinmemiş. Kim bilir hangi öküzler nasıl üzdüler bu kadını?


Karlı bir akşamdı Ankara’da; Son kez elele yürümüştük, Bitmesin istediğimiz yola. Kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık. Yazarsın bana demiştin. Bende yazarım sana sık sık.


İclal Aydın Sözleri Instagram


İki türlü dil yarası vardır: Birincisi kendi dilinde şarkı söyleyip ağıt yakamamanın açtığı hançer yarası, İkincisi ise sevdiklerinden dökülen sözlerin bıraktığı kağıt kesiği.


Seni özlemek, üşümek gibidir soğuk bir akşam üstü, yağmurun altında yürümek gibi sırılsıklam, titreye titreye. Sıcak bir yer bulup sığınmak istersin ya hani, öyle ihtiyacım var işte, yüreğine sığınıp, nefesinde ısınmaya.


Her hikaye biriciktir, biliyorsun. Ama her hikayenin kanı kendi damarları içinde akarken başkalarının rüzgarını, yağmurunu ve ne yazık ki kurşununu da isabet alır kimi zaman.


Farkında mısınız, bazen aynı hımbıl soruları sorarken yakalarız kendimizi. Senin gözlerin niye öyle bakıyor? Seni daha iyi görebilmek için yavrum. Bu cevabı yıllardır duyarız da bazılarımız hala kurtla babaanneyi ayırt edemeyiz.


Bu ülkenin bazı kadınlarını anlatmak zordur. Anlatılamadıkları için, her karede başka kadın olurlar. Ya da on binlerce kadındır aslında ve bu yüzden anlatılamazlar.


İyi bildiğini düşündüğün hikayenin bile en önemli yerinden habersizsin işte…


Canına acımayan cananına acımazmış…


Kırılgan olmak iyidir. Hala içine kan akan bir kalp taşıyorsunuz demektir.


Zenginlik varlığından mutluluk duyabildiğin her şeydir.


Seçtiğimiz hayatlar mı bunlar.. seçtiklerimiz mi? Bunca yokluk, bunca kırıklık, bunca acı, seçtiklerimiz evet.


HAYAT… Kendimizi sevmek ve bulmak oyunu…


Allah’ın hikmetinden sual olunmaz.


Burada herkesi tanırsın, herkes seni tanır. Ama yine de yabancısın. Yabancı ve yapayalnız..


Acaba uzakta olması mıdır onun en büyük cazibesi? Mesafe midir acaba onu her an özlenen bir düşe çeviren?


Umarım uzun bir yoldur bu. Ve umarım bugüne dek karşımıza çıkanlardan ibaret değildir yaşam ve yaşamı yaşam kıldığına inandığımız.


Kırılgan olmak iyidir. Hala içine kan akan bir kalp taşıyorsunuz demektir.


Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde. Bir şey oldu, bir yerlerde. Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.


 

İnsan, kollarının direnme gücü tükendiğinde vazgeçiyor bir şeylerden… Bir tercihte bulunuyor… Ya annesini seçiyor ya da karısını. Ya karısını seçiyor ya da sevdiğini. Ya sevdiğini seçiyor ya da çevresini… O vahşi sular alıp götürüyor bir şeyleri.


Kırılgan olmak iyidir, hala içine kan akan bir kalp taşıyorsunuz demektir.


Karıncanın bile rızkını veren Allah’ım, kimin hakkını kimde bırakmış ki?…


Sen en çok beni severdin ya. En çok beni köle yapmışsın kendine.


Önceden olsa bırak gitsin, aşk tek kişilik derdim. Kimi sevdiğin önemli değil, önemli olan sevme becerin derdim… Artık öğrendim ki; kimi sevdiğin önemliymiş. Uzun yolu göze alamayana kelebek olunmazmış. Nefesi yetmeyenle dipte hazine aranmazmış. Aşkın ibadetini bilmeyene bayram bağışlanmazmış.


Her hikâye biriciktir, biliyorsun. Ama her hikâyenin kanı kendi damarları içinde akarken başkalarının rüzgârını, yağmurunu ve ne yazık ki kurşununu da isabet alır kimi zaman.


Özlemin İçini çekti. Bir insan yaşadığı süre içinde kaç kez içini çeker acaba? Durup dururken? Camdan bakarken? Bir fotoğrafı bulmuşken, örgü örerken, öylece otururken? Ne çok şeyin özetidir aslında iç çekmek… İşte öyle içini çekti.  


Benim ‘keşke ‘lerim zift gibi bir yol kalbimde. Ve biliyorum ki, yaşadığımca duracak o yol…


İnsan istemeden en çok sevdiğine zulmediyor…


Umut etmek sadece acıyı uzatıyor.



İclal Aydın Sözleri konumuzdan sonra meşhurlardan sözler kategorimize aşağıdaki linkten ulaşıp konularımızdan yaralanabilirsiniz… Dostkelimeler.com

MEŞHURLARDAN SÖZLER

Malik bin dinar sözleri

0
mutluyum
Mutluyum
0
d_n_yorum
Düşünüyorum
0
sinir_oldum
Sinir oldum
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
be_endim
Beğendim
İclal Aydın Sözleri

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Dostkelimeler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Sosyal Medyada Takip Edebilirsiniz...