Etkileyici kısa Whatsapp durum sözleri

featured

Selam dostlarım, Konumuzda Etkileyici kısa Whatsapp durum sözleri, Whatsapp durum sözleri kısa, Whatsapp hakkımda sözleri kısa anlamlı, Durum Sözleri kısa anlamlı, Whatsapp hakkımda sözleri Cool, Durum sözleri Kısa, Wp Durumları Kısa Cool, Etkileyici Whatsapp durumları, Durum sözleri anlamlı aramalarında sizlere yardımcı olacak şekilde paylaşımlar yapmaya çalışacağız.  

Sizler de Whatsapp sözleri paylaşmak isterseniz  yorum bölümünden ekleyebilirsiniz. Yorumlarınız bizlere daha iyi paylaşımlar yapmak için yol gösterecektir.

Dostkelimeler.com Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri ve deyimler platformu // Bizleri her türlü sosyal medyadan takip edebilirsiniz. Konumuzun altında linkler mevcuttur.


Etkileyici kısa Whatsapp durum sözleri


Vatan için bayrak için canımı veririm.


Çünkü sen ençok benim yanıma yakışıyorsun.


Kader gayrete aşıktır derler, çektiğin zahmet gün gelir rahmete dönüşür.


Takmıyormuş gibi görünsemde, herşeye üzülen bir insanım aslında.


En güzel çiçek en tez solandır.


Hayallerimi umuduma bağladım. Herşey dünden daha güzel olacak inşaAllah.


Biz sonradan görenlerden değil, babadan görenlerdeniz sevgi, saygı insanlığı ve sessiz kalmayı.


Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.


Hedefin varsa yaşamak güzeldir.


Bana yüreğinle gel bahanelerle değil.


Kimse kimseyi evine üzgün göndermesin!!!


Rabbimize sığındık…


Hayat durup bir mucize bekleyecek kadar uzun değil…


Neyim olursan ol da hayal kırıklığım olma. Orası çok kalabalık, tanıyamam seni.


Lafın bile gelişi var, sen hala neredesin?


Her şeyi boş verdim, boş verdiklerimin arasına hoş geldin…


Hiç kimse senin kadar fikrime huzur değil…


Bir otobüs aşkıydı belki bizimkisi benim yolum “son durak” seninkisi “müsait bir yer’di…


Tek kişilik miydi bu şehir, sen gidince bomboş kaldı…


Hadi takas edelim bir şeylerimizi… Mesela gülüşünden ver ömrümden al…


Her konuşmak isteyişinde, ona bakıp susmaktır aşk…


Kalbime söyleyemedim gittiğini, seni halen benimle biliyor…


Yalnızlığım; hayatımın tek sırdaşı…


“Gitmek” sadece bir eylemdir. “Unutmak” ise kocaman bir devrim…


Oluruna bıraktım seni; olmazların bende kaldı…


Karla karışık ‘âşk’ yağıyor bugünlerde ve bana dolu dolu ‘sen’ düşüyorsun…


Elveda dercesine bakan gözlerine eyvallah çeker giderim…


Bilgisayarımda hiç dinlemediğim şarkı gibisin, silmeye de kıyamıyorum.


Bende duran zaman sende nasıl geçiyor?


Sırf seninle diğer tarafta karşılaşmamak için, helal ediyorum hakkımı…


Galiba ben bu aşkta iyi halden müebbet yedim.


Bunlar da geçecek şüphesiz. Seni unutmama kaç yüzyıl kaldı ki…


Önceden altını çizdiklerimin şimdi üstünü çiziyorum…


Ancak yaradan dener kulunu, insan insanı denerse kalp hüküm giyer…


Karantinaya aldım yarınımı. Kimse giremeyecek…


Hayatın her cilvesine alıştım. Yalnız senin yokluğuna alışamadım…


Mevsimin suçu yok, yokluğun soğuk…


Elbet bir gün anlayacaksın, anladığında ağlayacaksın…


Boğulmaktan korktuğun denizim, tahmininden derinim…


Artık hayrından umutsuzum, getirme bari şerrini…


Trilyonda olsan, harcanacaksın!


Sensiz geçen günlerin kazası yok be sevgili…


Hayat kızgın boğa, ben kırmızı pelerin…


Söz geçmiyor, dimi?


Dünya onların, ahiret bizim olsun…


Dertlerden büyük Allah var!


Korkma, öldürmez seni aşk…


Hayat, sensizliğe alışmak için çok kısa!


Seni sevdiğimi bir kalbim biliyor, ama o da dilsiz.


Seviyorum dersin, ya kısmetin olur ya imtihanın.


Bakma başka yerlere, ben gözlerinin daldığı yerdeyim…


Hoşuma gittin, gidiş o gidiş…


Yaprak ağaçtan sıkılmıştı, sonbahar bahaneydi…


Can yaktığın kadar, canın da yanacak…


İçim kan ağlarken, dışım düğün dernekte…


Asgari ücret gibiyim; kimse benimle geçinemiyor…


Korudum hayallerimi kirli ellerden kollardan…


Zaman aynı yalana inandırır, yanar döner zaman…


Kaybettiklerimin içinde, çocukluğumu özledim.


Her karanlık gecenin, aydınlık bir gündüzü de vardır.


Özgürlük ister, hapis fikirlerim…


Derse “çirkinim”, bil ki iltifat bekler…


Zaman: ilaç ve Zaman: zehir…


Zaman kısıtlı zaman, oyundasın; dünya yalan…


Allah var, dert yok…


Sabır selametimse, intikam felaketimdir…


Sonbaharda dökülen yapraktım, ilk baharda geri geldim ben…


Sigaranın dumanına benzer hayallerim, sadece beni zehirler ve uçup gider…


Hayır ağlamıyorum, gözüme biraz sen kaçtı…


Ne kadar güler ise düşman o kadar ağlatır seni.


Aslında kendi elimin kiriydim, kendi lekemi çözemedim…


Son vedanın adını, “elveda” koydum…


Geçmiş dünden bahsetmek lezzetsiz, gelmemiş yarından hep mi şikayetçiyiz biz?


Odamın hayaletisin, sessizliğine aşığım…


Varlığında buldum kendimi, yokluğunda aranıyorum…


Sana tutunmaya çalışan ben, beni tutmayıp düşüren sen…


Sen bir uçurtmasın, bende senin ipinim unutmayasın…


Allahu Teâlâ yarına bırakır; ama yanına bırakmaz…


Vedaların sonu yok. Evvelimde sen, ahirimde sen yok…


Hissetmiyorum artık, bu sabır değil…Tamamen duyarsızlık.


Aşk; ağlatan bir şarkı, yada ömrü billah beklemek…


Sevmediklerinize sabretmedikçe, sevdiklerinize kavuşamazsınız…


Ne olur ben seni sözlerimde kastetsem? sen benim canıma kastetmişken…


Unutmayın ki, intikam gecikir ama asla yaşlanmaz!


Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü dağılmaz.


Bende sevgili bende…Seviyorsanda, sövüyorsanda…


Okyanusta ki her gemi, boğulmayı tadacaktır…


Çirkin öldü de, Güzel ölmedi mi?…


Beni kendime düşman eyleme ya Rabb!…


Kötü niyetle sorulan bir sorusun, iyi niyet arama cevapta…


Vardır şerrimde velakin, “kalanım hayırdır”…


Sen söyler ve ben kanardım, bu mutluluk gerçek sanardım…


Aşkta devrimi anlarım da, darbe neden?


Tövbe kapısı açık dediysek, yeni günahlara koşman mı gerek?


Sokak lambası gibi olma ey yar! kime yandığın belli olsun.


Bu kasvet dünyasında kalmadı özlediğim, namaz vaktinden başka anını gözlediğim.


İnsanIar ikiye ayrılır; vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar.


Allah, ızdırabını çektirmediği şeyin nimetini vermez!


Bin “günahın” olsa da bana, bir “gün ahım” yok sana…


Kadından kendisinde olmayanı isteriz; hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz.


Çile kapısından erişilecek dünyayı bilseydin, yatağını yorganını satardın.


Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil.


Tanrı sizi korusun, bizi Allah korur!


Bizimkisi bir aşk hikâyesi değildi, bizimkisi aşktı gerisi hikâyeydi.


Ne kadar sarılırsan sarıl bıraktığın an özlersin…


Kaç lisan bilirsen bil; terk edilmeyi, yüreğine tercüme edemeyeceksin.


Yeni bir durum yok canım her şey aynı…


Farklıyız işte… Sen gül’ü severdin. Ben gülüşünü sevgili…


İçimde ölen biri var…

Ne kadar seni yazmaya kalksam, aklımdaki seni mısralara sığdıramıyorum…

Bu yalnızlık benim ilişmeyin…


Ben istemem öyle, iki günlük sevgi, yüreğin varsa bir ömür sev beni.


Üzülme ne olur, bugünler dün olur…


Ne kadar seviyorsun dersen; o kadar işte. Tavanı kadar sokağın ve dibi kadar cehennemin…


Sessizliği dinle, söyleyecek çok şeyi var…


Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki…


Bazı insanlara verdiğim değeri geri almak istiyorum…


Keşke bazı insanlar için ‘imalat hatası var, geri topluyoruz’ deseler…


Sen bana gel desen ben kavimler göçüyüm…


Akıllı telefonmuş. Karşı taraf aptal olunca, telefon akıllı olsa bile işe yaramıyor.


Her şey senin, senin için…


Yanıltmasın seni melek bakışlar bazılarını şeytan bile ayakta alkışlar…


Seni sevmek ibadetim ama sevemem cenabetim…


Aşkım ben çok mu şişmanım? Şuradan kendine 2 sandalye çek anlatıyım…


Gökyüzünde bir yıldız olsaydım ilk sana kayardım…


Edebiyat yapma! Felsefe yapma! Caz yapma!


Artistik yapma!


Bu ülkede kültür ve sanatın bu kadar geliştiğine şükretmek lazım…


Neskafe bile üçü bir arada biz hala yalnızız…


Tıraştan önce kafadaki stil Murat Boz ama sonuç yine İsmail Türüt…


Azrail bile ayağıma gelecekse sen neyin tribindesin…


Buzlu votka; akciğere, buzlu rakı; karaciğere, buzlu viski; kalbe zarar verir. Özet: buz sağlığa zararlıdır…


Ferdimi anlatacak kadar arabesk biliyorum…


Aslında Türkiye’nin sayılı zenginlerinden biriyim ama bayağı bir saymanız lazım…


Biz kimseyi yarı yolda bırakmadık onlar müsait bir yerde indiler…


Aşk döngüsü: saygı duruşu, cicim ayı, mucuk ayı, trip ayı, boynuz ayı, alkol ayı, ayı oğlu ayı, İstiklal Marşı ve kapanış…


Peşimden gelme ben de kayboldum…


Biri var. Onu unutmamam gerektiğini çok iyi biliyorum. Fakat kimi unutmamam gerektiğini bir türlü hatırlayamıyorum…


Koyamadım hayatımı bir biçime, koyayım böyle hayatın içine…


Denildiği kadar okumayan bir toplum değiliz. Erkekler bildiğini okuyor, kadınlarda onların canına okuyor…


Beni Türk kebapçılarına emanet edin…


Benzinin 5 TL olduğu bir ülkede istasyon görevlisine neden pompacı dendiğini şimdi daha iyi anlıyorum…


Âlem kaşar olmuş tost yapan yok…


Ah be çocuk ah! Seninki, masalda ki pamuk prensese âşık olmak değil.


Uyutulduğun ninnideki bostana giren danaya yüreğini vermek…


Bir sana, bir de sabah uykusuna hastayım…


Ben bardak kırsam sakarım, annem kırsa nazar. Babam kırsa o bardağın orda ne işi var…


Ben şimdi evde göbek besliyorum…


Eve tok gelirim, annem niye dışarıda yedin der. Aç gelirim, evde yemek yok der. Evden kaçmam yakındır…


Aşk kutsaldır. Kirli gönüllerde yuva yapmaz.


Aşk namaz kılmaya benzer. Niyet ettikten sonra etrafa bakılmaz…


Ölürsem beni yârimin kalbine gömün. Mekânım cennet olsun.


Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen, ben şimdi ‘aşk’ karınla; sana, ne şiirler yazarım.


Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim, sensiz boğazımdan geçmiyor.


Yüzüme okunmuş bir dua gibisin sevgilim. Çok şükür bugün de aşığım sana.


Gözlerin kör bir kuyu. Yusuf olası geliyor insanın.


Kalbimi sana emanet etsem korur musun? Dilimin ucundaki cennet sevdamın sonundaki ‘ömrüm’ olur musun?


Gözlerinin ‘Kahve’sinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına ‘Sen’de kalayım…


Sevdan üflendi bir kere vakit aşkı kıyamet. Sen kopuyorsun yüreğimde; gönlüm gönlüne emanet.


Kolunu ısırıp saat yapıp bu saatten sonra benimsin diyesim var.


Kafanı yastığa her koyduğunda aklına geliyorsa, ya kimsede görmediğin mutluluğu tattırmış ya da çok derin yaralar bırakmıştır.


Yağmurlar düşünce tenime her damlayı sen sanıp aşk bildim. Ve biliyor musun gölgeni bile çok özledim.


Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.


Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; bense hep arkandan ağladım.


Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?


Hâleti ruhaniyem’dir kelâm ettiğim lisân! Ya o’nadır, ya O’nunla O’lana, ya Aşk’adır, ya da Aşk’la yanana!


Otopsi istiyorum hayallerime, kurduğum düşler eceliyle ölmüş olamazlar…


Oysa defalarca sormuşlardı, büyüyünce ne olacaksın diye; “mutlu” diyemedik; çünkü çocuktuk; akıl edemedik…


Açtığın yaralara zaman ve dua sürdüm bekliyorum.


Keşke tanımasaydım’ dediğim hiç kimse olmadı benim. ‘Keşke beni tanımasına izin vermeseydim’ dediklerim oldu…


Ne var yani, benim de özel güçlerim var; mesela bazı insanları gözümde büyütebiliyorum…


Keşke çocukken fazla mutlu olmayıp birazını da bu zamanlara saklasaydım. Lazım oluyor arada.


Alıp başımı gidesim var da aklımdakileri valize sığdıramıyorum.


Artık gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum. Sanki hayat, işini gücünü bırakıp planlarımı bozmak için her şeyi yapıyor.


Sen gittin artık yoksun ve boşuna yağıyor yağmur. Birlikte ıslanamayacağız ki.


Sana muhtaç olduğum şu anda gel, yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel.


Zaman bütün hayallerimize ağzımın payını verdi.


Yıkıldı yolunu bekleyen şehir. Şimdi gelsen de bir, gelmesen de.


Bin “günahın” olsa da bana, bir “günah’ım” yok sana…


Hadi simit satanı anladım, kestane satanı da. Peki ya dost satan, o da mı ekmek parası?


Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun.


Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan, bir günahı, seni beklediğim kadar.


Ve bazen de; seninle konuşmak iyi geldi, diyebileceğin birisi olmalı.


Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.


İntihar köprüsü gibiyim bu günlerde, gözümden de, gönlümden de düşen düşene.


Susmak kabullenmek değil, cevaptır. Eğer insan kısa cümleler kuruyorsa, uzun yorgunlukları vardır.


Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki.


Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey, değmeyenlere yüreğimin değmiş olmasıdır.


Sana iki kelimelik sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı? Evet. Seni seviyorum.


Ölmek sorun değil de hani bir gün mezarıma gelirsin de kalkıp sarılamamak koyar bana.


Aslında Türkçe’m çok iyidir. Ama bazen anlamıyorum seni. ‘Git’ ne demek?


Ey yalnızlık nikâh mı kıydın bana. Helalimmişsin gibi her gece giriyorsun koynuma.


Şimdi söndü ışık sustu dudağımdaki sen çalan ıslık. Dünya ahiret acımsın artık.


Paslı bir yalnızlıktı avuçlarımda, ardımda bir yürek yükü rüzgâr. Ne zaman sevmeye koyulsam, doğrulup çoğaldı ayrılıklar.


‘Ve ilâ râbbike mûntehal’ *Şüphesiz ki en son varış rabbinedir*


Biz kırılınca susmayı,sevince tebessüm etmeyi,bir başımıza kalınca’da DUA etmesini iyi biliriz…


Özleseydi ”yazıyor”olurdu…”çevrimiçi” değil !!


Küçümseme kimseyi nokta da küçüktür ama bitirir cümleyi.


Ben yıldız kayınca dilek tutmam ezan okununca dua ederim.


Elini korkak alıştırma DUA ET…



Etkileyici kısa Whatsapp durum sözleri konumuzdan sonra diğer konularımıza da bakabilirsiniz… Semih YAŞAR

Etkileyici sözler

Unutulmaz Sözler

 Etkileyici kısa Whatsapp durum sözleri

0
be_endim
Beğendim
0
mutluyum
Mutluyum
0
d_n_yorum
Düşünüyorum
1
_a_rd_m
Şaşırdım
0
sinir_oldum
Sinir oldum
Etkileyici kısa Whatsapp durum sözleri
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Dostkelimeler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Sosyal Medyada Takip Edebilirsiniz...