Turgut Özal’ın Biyografisi
Turgut Özal, banka memuru Mehmed Sıddık ve ilkokul öğretmeni Hafize Hanım’ın çocukları olarak 13 ekim 1927’de Malatya’da dünyaya geldi. Babasının görevi nedeniyle ilk ve orta öğrenimini yurdun değişik yerlerinde tamamladı. Turgut daha dört yaşında iken aile Bilecik’in Söğüt ilçesine taşındı. Burası, Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin’ Keykubat’ın Ertuğrul Bey’e yurtluk olarak verdiği, sonra da Ertuğrul Bey’in oğlu Osman Bey’in Osmanlı Devleti’nin temelini attığı yerdir. Yetiştiği bu çevre, Turgut Özal’ın kişiliğinin oluşumunda temel rol oynayacaktır.
Özal öğrenim hayatına burada başladı. Daha sonra aile Silifke’ye taşındı. Özal bu yıllarda ısrarla pilot olmayı arzu etmektedir. Fakat burada geçirdiği bir kaza onun bu arzusuna ulaşmasına engel olacaktır. Bindiği eşeğin üzerinden semer kaymış ve kolu hasar görmüştür. Bu, kolunun biraz kısa kalmasına sebep olmuş ve böylece pilotluk hayalleri de suya düşmüştür.
Mehmed Sıddık Bey’in görevi nedeniyle aile sık sık il değiştirir. Nitekim Özal bu arada orta okulu da Mardin’de bitirir. Ama Mardin’de lise yoktur. Annesi Hafize Hanım, oğlunun ya Konya Lisesi’nde ya da Kabataş Lisesi’ni okumasını arzu etmektedir. Her iki okul da paralıdır. Özal’ın paralı yatılı okuması gerekmektedir. Böylece Özal, 25 lira daha ucuz olduğu için, Kabataş’a değil, Konya Lisesi’ne verilir. Fakat bu arada ortanca oğul Korkut da Ortaokulu bitirir. Ailenin her iki çocuğu da paralı yatılı okutmaya gücü yetmemektedir. Aile buna da bir çözüm yolu bulur. İki kardeş de dayıları Süleyman Doğan’ın Malatya’daki evlerine belli bir kira karşılığında yerleştirilir. Yeğenleri Hüsnü de yanlarında kalacaktır.
Aile sonunda Kayseri’de tekrar buluştu. Özal liseyi Kayseri’de bitirir. Turgut Özal girdiği üç fakültenin de imtihanlarını başarır. Fakat bunların arasından İTÜ’nün Elektrik Mühendisliği’ni seçer. Burs almaya başlayınca ailesine yük olmaktan kurtulur.
Özal’ın yokluklar arasında geçen bu tahsil hayatı, hayata atıldıktan sonra hayır amaçlı çeşitli cemiyetlerde görev almasında da temel rol oynamıştır. Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışırken, daireye uğrayan ihtiyaç sahibi bir fakire verecek bir şey bulamayınca üzerindeki elbiseleri çıkarıp vermesinde, zorluklar ve yoksulluklar arasında geçen hayatının rolü büyüktür.
Üniversite yıllarında gençlik hareketlerinde de aktif rol alır. Talebe Cemiyetinde yardım kolu başkanlığı yapar. Kardeşi Korkut’la birlikte, ‘Anadolu’nun bağrından kopanlara İstanbul’u Tanıtma Kulübü’nü kurar. 1940’lı yılların o insan hak ve hürriyetleri açısından sıkıntılı günlerinde, Mareşal Fevzi Çakmak’ın cenazesinin İslâmi usullere göre gömülmesi ve vatandaşın omuzlarında taşınması konusunda aktif rol oynar.
Özal, 1950 yılında üniversiteden mezun oldu. Aynı yıl Ankara elektrik İşleri Etüd İdaresi’nde mühendis olarak çalışmaya başladı. Bu arada evlendi. Fakat bu evlilik kısa sürdü. 1952 yılında sona eren bu evlilikten sonra, kendisinin de çalıştığı EİEİ’de daktilocu olarak görev yapan Semra Hanım’la evlendi. Özal’ın bu evlilikten 3 çocuğu oldu.
Özal bu evlilikten hemen sonra mesleğinde ihtisas yapması amacıyla Amerika’ya gönderilir. Dönüşünde Elektrik işleri Etüd İdaresi’nde Genel Direktör Teknik Müşaviri olarak görev alır. 1958 yılında zamanın hükümetince kurulan Planlama Komisyonu’nun sekreterye görevini de yapan Özal, bu arada askerlik görevini de yapmak üzere 1959 yılında Ankara Ordonat Okulu’nda yedek subay olur. Devlet Su İşleri Genel Müdürü Süleyman Demirel de, usta asker Turgut Özal’ın yanında yedek subay öğrencisi olarak gelir ve Özal ona hem komutanlık, hem de öğretmenlik yapar. 1960 yılındaki askeri darbe sırasında Özal askerdir. Askerlik görevinin hemen ardından elektrik İşleri Etüd İdaresi’ndeki görevine tekrar dönen Özal, Devlet Planlama Teşkilatı’nın kuruluş çalışmalarına da katılır.
1965 seçimlerinden sonra Başbakan olan Süleyman Demirel’in yanında önce danışmanı olarak görev alan Özal, daha sonra da 1967 yılında DPT Müsteşarlığı’na getirildi. DPT’de sol planlamacılar ağırlıkta olmasına rağmen, ısrarla planlamada özel girişime ağırlık verilmesi gerektiğini savundu. 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra DPT’daki görevinden ayrıldı ve Amerika’ya gitti. Burada 1973 yılına kadar kalyan ve Dünya Bankası Sanayi Dairesi’nde sanayi ve maden konularında özel danışmanlık görevi yapan Özal, yurda dönüşünde özel sektörde bankacılık, demirçelik, otomotiv sanayi, tekstil, gıda, döğme ve döküm alanlarında yönetici olarak çalıştı. 1977 Genel Seçimlerinde MSP’den İzmir Milletvekili adayı oldu ve seçimi az bir farkla kaybetti. Daha sonra MESS’de Sendika Başkanı olarak görev yaptı. Kasım 1979 yılında Süleyman Demirel Başkanlığında kurulan azınlık hükümetiyle tekrar devlet memurluğuna dönen Özal’a, Başbakanlık Müsteşarı ve DPT Müsteşar Vekilliği görevi verildi. Türk ekonomisinin liberalleşmesini hedefleyen 24 Ocak kararlarının hazırlanmasında aktif görev aldı.
12 Ocak 1980 askeri darbesinden sonra kurulan Bülend Ulusu Hükümeti’nde ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevine getirildi. 22 ay kaldığı görevinden 14 Temmuz 1982 yýlýnda istifa etti 20 Mayıs 1983’te Anavatan Partisi’ni kuran Özal 12 Eylül sonrası yapılan ilk serbest genel seçimlerde 6 Kasım 1983’de 211 milletvekili çıkararak toplam 400 kiþiden oluşan parlamentoda çoğunluğu sağladı ve iktidar oldu.
Milli Güvenli Konseyi, seçimin Milliyetçi Demokrasi Partisi tarafından kazanılmasını ve Halkçı Parti’nin de ana muhalefet partisi olmasını arzu ediyordu. Özal’ın seçimleri kazanması sürpriz oldu. Kenan Evren Hükümeti kurma vazifesini Özal’a vermekte biraz tereddüt gösterdi ve Hükümeti de ancak 13 Aralık 1983’te onayladı. Birinci Özal Hükümeti 24 Aralık’ta güvenoyu aldı. İdari ve mali alanda devrim sayılacak kararlara imzasını attı ve ilk yapılan yerel seçimlerde de ezici bir üstünlük sağladı. 1984 yılı Mart’ında yerel yönetimlerde de iktidar oldu.
13 Nisan 1985’te yapılan ilk büyük kongrede tekrar genel başkanlığa seçilen Özal, 1987 yılında yapılan genel seçimlerde de 292 milletvekili çıkararak TBMM’de çoğunluğu sağladı. İkinci Özal Hükümeti 21 Aralık 1987 de açıklandı ve bu hükümet Türkiye Cumhuriyeti’nin 47. Hükümeti oldu.
18 Haziran 1988’de yapılan Anavatan Partisi 2. Olağan Kongresi sırasında Özal’a suikast girişiminde bulunuldu ve elinden yaralandı. Özal aynı gün takrar oy birliğiyle genel başkanlığa seçildi.
31 Ekim 1989’de Kenan Evren’den boşalan Cumhurbaşkanlığı makamına seçildi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı olarak 9 Kasım 1989’da göreve başladı.
Herkes Özal’ın laik bir ülkenin cumhurbaşkanı olarak cuma namazına gidip gitmeyeceğini merakla bekliyordu. Fakat o her zamanki gibi rahat ve tabulara meyden okuyan tavrıyla Ankara Kocatepe Camii’ne gitti ve cuma namazını kıldı. O gün Kocatepe’de izdiham yaşandı ve halk sevincinden gözyaşlarına boğuldu.
Türkiye’nin bölgesinde etkin rol oynamısını isteyen Özal, Balkanlara ve hemen peşinden Orta Asya’ya yaptığı o uzun ve yorucu seyahatlerden sonra döndüğü o çok sevdiği vatanında, 17 Nisan 1993’te vefat etti.
Cumhurbaşkanı seçildiğinin ertesi günü sevinç gözyaşlarıyla kendisini Kocatepe Camii’nde karşılayan halk, bu kez onu ayrılık gözyaşlarıyla aynı yerden uğurladı.
‘Öldükten sonra beni İstanbul’a defnedin, kıyamete kadar Fatih Sultan Mehmed’in manevi ruhaniyeti altında bulunmak istiyorum’ şeklindeki vasiyetine uyularak Adnan Menderes’in de bulunduğu yere defnedildi.
Halen kabri, çok sayıda vatandaş tarafından ziyaret edilmektedir.