Veysel Karani Hazretlerinden Nasihatler
İnsan Allahü tealaya ne kadar yaklaşırsa hem dünyada hem ahirette mutlu olur. İnsan Allahü tealadan ne kadar uzaklaşırsa hem dünyası hem ahireti perişan olur. Çünkü Allahü teala kullarına ana babalarından daha şefkatli, merhametli ve bize bizden daha yakındır. Dolayısıyla bütün nimetleri veren, bizi insan olarak dünyaya getiren, bu imanı nasib eden, bu hizmetleri nasib eden, bu işleri veren, saymakla bitmeyen nimetleri veren yüce Allaha sırt çevirmek, menfaatçilerle dost olmak kadim dostu bırakıp da başkalarıyla uğraşmak Cenab-ı Hakkın gücüne gider. Allah için yapılan işe ihlas, dünya için yapılana ise riya denir. Birbirinin tam tersi. Yaptığımızı Allah için yapmalıyız. Ahmede çalışıp Mehmetden ücret beklenmez. Dolayısıyla insanlar beğensin, insanlar sevsin, methetsin, alkışlasın diye yaşarsak Cenab-ı Haktan ne bekleriz. Yediren, içiren hayat veren O …. Cenab-ı Allah bizden ne istiyor..; Onu Allah olarak tanımak, bilmek, iman etmek ve onun emir ve yasaklarına en azından saygılı olmak.
Veysel Karani hazretlerine birisi gelmiş demiş ki; efendim bize nasihat verin. Demiş ki “Allahı biliyor musun”, biliyorum tabi demiş, “başka bir şey bilmene gerek yok” buyurmuş… Bir tane daha nasihat ver deyince; “Peki Allah seni biliyor mu” demiş. Elbette biliyor demiş. “Başkası bilmese de olur” demiş.
Her şey fani. Her gecenin bir sabahı, her sıkıntının bir ferahlığı vardır. Sabretmek, ferahlamanın anahtarıdır. Allahü teala, “Sabredenleri severim“ buyuruyor.
Bir şeye kavuşan her şeye kavuşur. O bir şey, ışıktır, kaynaktır. İnsanın istifade edebilmesi veya edememesi, o bir şeye yakınlığına veya uzaklığına bağlıdır.