DAHA ZAMAN VAR, ÖNCE PİŞMELİSİN…
Bir baba, oğluna mesleğini öğretmek için onu sürekli yanında tutuyordu. Oğlu, artık direksiyonun başına geçmeye hazır olduğunu düşünüyor, ancak babası, henüz yeterince tecrübe kazanmadığını söyleyerek bu isteğini geri çeviriyordu. Oğlan, babasının neden böyle düşündüğünü bir türlü anlayamıyordu.
Bir gün, Bolu Dağı’nın eteklerinde rampa çıkmaya hazırlandıkları sırada, baba yol kenarında yaşlı bir köylü gördü ve aracı durdurmak için sağa yanaştı. Oğlu, bu duruma sinirlenerek babasına, “Neden duruyorsun? Görmüyor musun, üstü başı toz içinde. Arabayı kirletir. Hadi baba, devam et,” dedi.
Baba, oğluna sert bir bakış atarak durdu ve yaşlı köylüye, “Eğer yukarı çıkacaksan, bizimle gel amca, yorulma,” dedi.
Yaşlı köylü, utana sıkıla kamyona bindi ve yol boyunca sürekli, “Allah’a emanet olun,” diye dua etti.
Bolu Dağı’nın zirvesine ulaştıklarında, bir köy kavşağında yaşlı adamı indirdiler. Oğlan hâlâ şikayet ediyordu; kamyonun kirlenmesine ve yaşlı adamı neden aldıklarına dair söylenip duruyordu. Baba, oğluna dönüp, “Amcayı indireli 10 kilometre oldu, ama sen onu hâlâ sırtında taşıyorsun,” dedi.
Zirveden aşağıya inmeye hazırlandıkları anda, kamyon birden arıza yaptı ve durdu. Oğlan, endişeyle, “Şimdi ne yapacağız? Bu dağın başında ne tamirci var ne de yardım edebilecek biri,” diye düşünmeye başladı. Tam o sırada, karşıdan bir araba belirdi; içinden genç bir adam çıktı.
Genç, “Hayırdır emmi, sorun ne?” diye sordu. Baba, “Arıza yaptı yeğenim, stop etti,” diye yanıtladı. Genç adam, “Ben tamirciyim, yolda kalmışa yardım etmek bize emredilmiştir,” diyerek kamyonun altına yattı. İki-üç saat içinde arızayı giderdi.
Baba, “Allah senden razı olsun yeğenim, seni Allah gönderdi, burada ne yapardık?” dedi. Sonra, “Borcumuz nedir?” diye sordu. Genç adam, “Burası mekânımız değil, yol. Size Allah yardım etti, borç falan yok,” dedi. Ardından ekledi, “Ama bir ricam var. Aşağıdaki köyde babam akraba ziyaretine gitti. Onu almaya gidecektim, yaşlı adam bu yokuşu kolay aşamaz. Dua edin de başına bir şey gelmemiş olsun.”
Bu hikaye, iyiliğin ve yardımlaşmanın önemini anlatan ders niteliğinde bir anlatıdır. Baba, oğluna sadece mesleği değil, aynı zamanda insanlığı da öğretmiştir.