Sizlere bu bölümde cömertlik ile ilgili hikaye, israf hakkında hikaye, cömertlik hikayesi aktarmaya çalıştık. Çok ibretlik bu cömertlik ve israf hikayeden nasiplenmeniz dileklerimizle.
Abdullah İbn-i Ömer (radıyallahü anh), çarşıda bir şey alırken çok sıkı pazarlık etmişti. Eshâb-ı kiramdan birisi, onun kırk para için sıkı pazarlık etmesine taaccüb ederek, Hazret-i imamın arkasına düşüp, evine kadar takib etti.
Kapıda bir fakir adam gördü. Abdullah İbn-i Ömer (radıyallahü anh) onun yanında bir parça eğlendi; fakir ayrıldı, gitti. Sonra diğer bir fakiri de orada gördü. Onun yanında da bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti.
Uzaktan bakan o sahabi merak etti. Gitti o fakirlere sordu: “İmam sizin yanınızda durdu, ne yaptı?” Her birisi dedi: “Bana kırk altın verdi” O sahabi dedi ki:
“Sübhânallah! Çarşı içinde kırk para için böyle çetin pazarlık etsin de, sonra fakire kırk altın versin!” diye düşündü, gitti, Abdullah İbn-i Ömer’i (radıyallahü anh) gördü. Dedi ki:
“Ya İmam! Bu müşkilimi hallet. Sen çarşıda böyle yaptın, hanende de şöyle yapmışsın”
Ona cevaben dedi ki:
“Çarşıdaki vaziyet, aklın kemâlindendir; hasislik değildir. Evdeki vaziyet, ruhun kemâlindendir, israf değildir.”
İmam-ı Azam hazretleri “rahmetullahi aleyh” bu sırra işaret olarak,
“Hayır’da israf yoktur, (hayır için verilen israf olmaz) İsrafda hayır yoktur.” buyurdu.
(Bu menkıbe, Hasen ve Hüseyn (radıyallahü anhüma) için de anlatılır)