Ateist bir kalbin körlük sebebi nedir?
“Celal Şengör isimli bir profesörün milyonların izlediği Show TV ekranında kendinden emin bir edayla Allah’ı inkâr edişini internette izlerken dayanamayıp hıçkırıklara boğuldum. Görünüşe göre koca bir hoca! Güya yığınlarla kitaplar okumuş, yutmuş, ermiş!
‘Rabbini Arayan Thomas’ kitabını yazan Furkan Aydıner’e, kitabının kahramanı olan Amerikalı ateistin onca ikna seansından sonra Mümin olup olmadığını sordum. ‘Olmadı!’ dedi. Thomas’ın aklen defalarca bittiği, söyleyecek söz bulamadığı halde iman etmeyişi üzerinde düşünmek gerekir.
Öğrendim ki dinin temeli akıldır ama iman, tek başına bireysel aklın eseri değildir. Hayvanın, çocuğun, yetişkinin, eğitimlinin ve velinin aklı bir olabilir mi? Her akıl aynı gerçeği görebilir mi? Ruhaniyete kapalı bir akıl madde ötesini algılayabilir mi? Kalbinden kibri kaldırmayan ve imanı aramayan samimiyetsiz bir zeki kula siz bin delil de sunsanız Allah, onu taşıyamayacak bir kalbe iman nurunu indirmiyor.
Bir ateiste, ‘bir kurşun kalemin milyarlarca yıl içerisinde kendiliğinden evrimleşerek oluştuğunu söyleseniz’ aklınıza güler. Ama kendisi 17 milyar yıl önce yoktan gelen evren damlasının bugün sayısız galaksilere ve yıldızlara dönüşmesinin, ateş topu dünyanın toprak halini almasının ve içinden canlıların çıkmasının kendiliğinden, rasgele etkileşimlerle oluştuğuna inanma akılsızlığını benimser. Üstelik kendini dahi sanır. Oysa o ne denli derin bir akılsızlığa düştüğünü fark edemeyecek kadar kördür ve idraki masalı gerçek sanan çocuklardan daha düşüktür.
Bakmaz kendine… Gözlerden bakan can çekici güzelliğin, dudaklardaki can tatlısı estetiğin, kirpiklerdeki ihtişamlı örüntünün, yüzü sevdiren uyumlu burnun ve göğüslerde gezinen yüz türlü duygunun ve aşkın kendi kendine oluştuğuna inanışına, inanamazsınız.
Anlıyoruz ki küfür kaderin sahibinden gelen bir tokattır. Kuran’ın bir mucizesi, inkâr arayan kibirli gönülleri inkâra, imanı arayan mütevazı gönülleri de imana sürüklemesidir. Öyle bir evren yaratmıştır ki şefkatli Sahip, ondan iman arayan iman buluyor, inkâr arayan inkâr buluyor. Ne yaparsak yapalım, bu topraklar cenneti de cehennemi de dolduracak.
Bilelim ki iman akılla aranır, ama gönülle bulunur. Hangi kalp kendisine sunulan izzetin, ikramın, ihsanın, irfanın, iyiliğin sahibini ararsa, yüce Sahib’in nuru o kalbe ulaşır. Kim de kibirlenirse, büyüyen egosunun pencerelerini iman ışığına kapatan karanlık kalple gerçeğe kavuşamaz. Kibirlenen kişi sadece nefsinin arzularına uyar, nasıl yaratıldığını unutur da kendi kendini yarattığını sanarak inkâra ulaşır. Bu durumda, kısacık hayatın sonundan cennete uçmayı arzulayan bize düşen, kalbimizi Sahibimiz’e kibirden, samimiyetsizlikten ve bu iki büyük hastalığı bulaştıran ateist ortamlardan uzak durmaktır. Yoksa Allah’a pençe atılan yerde ürpermeyen kalbimizin Allah’ı kaybetmesi tehlikesine düşebiliriz. Allah korusun.”
Dr. Muhammed Bozdağ