Muhammed BOZDAĞ

Anne saygımız anneler gününde mi olmalı?

Anne saygımız anneler gününde mi olmalı?

Bize şöyle buyurmuştur yüce Yaradan: “Anne babana merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi, Sen de anne-babama acı.” (Isra,24) Bize şefkatle kol kanat geren anne babalarımızı anneler gününde anma ile bağdaşabilir mi bu emir? Bu ayet bir ömür boyunca bütün bir hayata, bütün günlerimize serpilmesi gereken bir bakış açısı değil mi?

Biz bu genel bakışı ihmal edip, yıl boyunca unuttuğumuz anne babalarımızı senede bir hatırlayıp “Anneler (veya babalar) günü kutlu olsun!” dersek, bu tutumumuza Allah rahmet eder mi?

Batı medeniyetinin bütün adet ve törelerinin adım adım ta yüreğimize kadar girip bizi ele geçirişini elimden bir şey gelmeden izliyorum. Bizim kurban veya ramazan gibi bayramlarımız, işlerimizi kapatıp tatillere koşmamızın vesilesi olmuş. Adeta yosun tutuyor bu çok mübarek medeniyet geleneğimizde ve yerine Batının bayramları doluyor hızlıca…

Bu yazıdan on gün önce biladerin bijuteri dükkânına uğradım. Harıl harıl anneler gününe hazırlık yapıyor, vitrinini yeniliyordu. Bir gün önce de, bir konuşma yapmadan önce beni katılımcıların anneler gününü kutladıktan sonra takdim ettiler.

Bu akşam eve gelirken kapıcımızla selamlaştığımızda anneler günümüzü kutlayarak söze girdi. Söylediğine göre çiçekçilerde kuyruk olmuş millet, çiçek kalmamış ve kendisinin apartmanın bahçesinde yetiştirdiği bazı çiçekler bile yolunmuş.

Gündüz biladere sordum bugün işin nasıl gittiğini… Sevgililer gününde nefes alamıyorlarmış satıştan. Anneler gününde ise geçen yıla göre yarı yarıya imiş halkın ilgisi. Demek ki bu yıl annelere kolye küpeden çok çiçek hediyesi revaç bulmuş.

Her tarafımdan kuşatılmış vaziyette, ortada kalakaldım. Yapmayalım, etmeyelim, bizim Rabbimizin razı olacağı bir tavır değil bu Batı taklidi diyorum, ama boşuna… Kuşatma kendi evime kadar girmiş. Küçük kızım gayet iyi niyetle… Bu sabah sevdiği annesine kahvaltı hazırlamış erkenden. Durumu öğrenince şaşırdım, üzüldüm, ama küçük çocuğu inciterek çözemem ki sorunu…

Öğleden sonra baş başa oturdum oturdum kızımla. “Evladım, annen için özel kahvaltı hazırlayarak annene gösterdiğin sevgini, saygını çok takdir ettim. Fakat evladım bu adet bizim dinimizde yok. Ne peygamberimiz yapmış ve ne de atalarımız. Allah dinimize koymadığı böyle bir kutlamaya neden sevap yazsın? Biz başka milletlerin bu tür adetlerini taklit ederek kendi medeniyetimizi bozduğumuz için günah da aldığımıza inanıyorum. Sen bunu anneler gününe rast getirmeseydin de başka herhangi bir günde yapsaydın güzel bir sevabın olurdu. Anne her zaman önemli, değerli ve saygı değerdir. Annemize sevgimizi böyle başkalarının uydurduğu günlerde arada bir değil, her zamanki davranışlarımızla sürekli göstermemiz daha doğru değil mi?”

Kızım beni anladığını söyleyip teşekkür etti. Fakat ne kadar izi kalacak bilmiyorum.

Bir kitap fuarına gitmeden önce bir dost komşumun düğününe uğramıştım. Düşünebileceğiniz en muhafazakâr aileler. Fakat düğün salonuna girer girmez o loş ışığın altında kulak tırmalayan klarnet sesi eşliğinde söylenen İngilizce şarkıların arasında nefesim kesildi. Dost hatırına orada o başörtülü anaların, dilini anlamadıkları şarkıları alkışlayışları üzerinde derin derin düşündüm.

Medeniyetimizi ne kadar acımasızca terk etmişiz biz. Geçen ay Hristiyan bir ülkedeki bir Müslüman şehrine gittiğimde ezanı duyamayışıma ve Müslümanların ezilmişliğine bakıp çok üzülerek dönmüştüm memlekete. Şimdi meğer biz kendi memleketimizde daha hazin hale gelmişiz.

Anneler günün İslam dışından geliyor. 1600 yıllarda İngiltere’de anneler pazarı olarak kutlanan bu kilise etkinliği Avrupa’da kötülüklerden koruyan ruhani güç “kilise ana” kutlaması biçimini alıyor. Ardından 1872’de ABD’nin Phidelphia eyaletinden başlayıp tüm ABD’ye yayılıyor. Türkiye de anneler gününü resmen kutlama kervanına 1955 yılında katılıyor. Bugün kapitalist kültür sömürüsünün ana unsurlarından olan anneler günü kutlaması yayılıyor ve böylece kapitalist hakimiyet küreselleştiriliyor.

Sevgilileri, anneleri, babaları derken dalgalar halinde bütün bir yılı tüketim çılgınlığıyla dolduruyor ve saygının, sevginin tüm hayatı dengeli biçimde kuşatması gereken derin ruhunu kaybediyoruz. Anneler günü bizim dinimizin değil, Hristiyanlığın bir kutlamasıdır. “Anneler günün kutlu olsun.” Sözümüzü Rabbimiz nasıl karşılar bir düşünelim. Peygamberimiz bizden duyacak olsa nasıl karşılar çok çok iyi düşünelim.

Annemize saygımızı sunacaksak neden müslümanlığı asimile etme azmindeki medeniyetleri taklit edelim ve neden ille de böyle bir gün olsun? Hatırlayalım ki peygamberimiz bu İslam ümmetinin içerisine düşeceği taklit ve bozulma felaketini tarif ederken “Hristiyan ve Yahudiler bir kertenkele deliğine girseler siz de oraya gireceksiniz.” (Buhârî, Enbiya, 50) buyurmuştur. Bir bakın bu milletin kendini ne hale getirdiğine!

Ey Allah’ın kulları… Vicdanlarımız Allah’ın bize bağışladığı bu yüce dinin medeniyetinden nasıl felaket biçimde uzaklaşmakta olduğumuzu ne zaman fark edecek? Ne zaman kendimize geleceğiz?

(Not: Bu yazının üzerinden bir yıl geçti ve hamd olsun bizim evimizde kimse bu yıl anneler gününü hatırlamadı ve itibar etmedi. Darısı bütün kardeşlerimin başına.) Dr. Muhammed Bozdağ

 

Anne saygımız anneler gününde mi olmalı? – Dr. Muhammed Bozdağ yazısından sonra değerli yazarımızın diğer yazılarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz… Semih YAŞAR

Anne saygımız anneler gününde mi olmalı?

Anne saygımız anneler gününde mi olmalı?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Dostkelimeler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Sosyal Medyada Takip Edebilirsiniz...