Susanna Tamaro Sözleri

featured

Selam dostlarım, konumuzda Susanna Tamaro Sözleri, Susanna Tamaro alıntılar, Yüreğinin Gittiği Yere Git Sözleri, Susanna Tamaro Eserleri aramalarında sizlere yardımcı olacak şekilde paylaşımlar yapmaya çalışacağız.  

Susanna Tamaro, İtalyan yazarıdır ve eserleri genellikle insanın iç dünyasını, ilişkileri ve yaşamın anlamını derinlemesine ele alır. İşte Susanna Tamaro’ya atfedilen bazı etkileyici sözler:

Susanna Tamaro, İtalyan kent soylu bir ailenin kızı. Trieste’de 1957 yılında doğdu, Orvieto yakınlarında Dört köpeği, on kedisi, on beş kırmızı balığı, pek çok papağanı, beş kaplumbağası, bir kirpisi ve otuz hampsteri oldu. Bisiklete binmeye, paten ve buz pateni yapmaya bayılır. Hem mızrak hem de ok atmayı bilir.

27 yaşına geldiğinde yazmaya başladı. Birkaç başarısız denemeden sonra ilk olarak Tek Ses İçin ve sonra Yüreğinin Götürdüğü Yere Git kitabı ile bir anda popülerlik yakaladı.

Sizler de Susanna Tamaro ibretlik sözleri paylaşmak isterseniz  yorum bölümünden ekleyebilirsiniz. Yorumlarınız bizlere daha iyi paylaşımlar yapmak için yol gösterecektir.

Dostkelimeler.com Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri ve deyimler platformu // Bizleri her türlü sosyal medyadan takip edebilirsiniz.


Susanna Tamaro Sözleri


Bir insanın gerçek hikayesi, yaşadığı değil, anlattığıdır.


Gerçek sevgi, birini değiştirmeye çalışmadan kabul etmektir.


Hayat, anlamını keşfetmek ve paylaşmak için bir arayıştır.


En zor zamanlarda bile umudu kaybetmemek, insanın en büyük gücüdür.


Bir insanın karakteri, onun seçimleriyle belirlenir.


Mükemmelliğe ulaşma çabası, insanı yaşamın tadını çıkarmaktan alıkoyar.


Bir insanın kendini bulması için önce kaybolması gerekebilir.


Bazen sessizlik, en güçlü dile getirme şeklidir.


Başkalarını anlamak için önce kendini anlamak gerekir.


Yaşam, bizi sürekli bir öğrenme ve büyüme sürecine sokar.


Sözcükler, tek başlarına insanı kırmaz oysa. Yaralayan bunun arkasına saklanan ikiyüzlülüktür.


Her zaman yapılan yanlış nedir, bilir misin? Yaşamın değişmez olduğunu sanmak, Trenin ray değiştirmeden sonsuza kadar gideceğini düşünmektir.


Aşk, bütün çıkarcı hesaplardan daha güçlüdür.


Yanlışlık yapmak doğaldır, ama bunlardan ders çıkarmadan ilerlemek bir yaşamın anlamını yitirmesine yol açar.


Anladım ki, boşluk ancak ölümü özümseyene dek varlığını sürdürebiliyor.


Sevilebilmek için karşı çıkmamak, olmadığım gibi görünmek zorundaydım.


Ölüler yokluklarıyla değil, daha çok onlar ve bizler arasında söylenemeyenler yüzünden acı verirler.


Bir hayat kırıldığı zaman yeniden biraraya getirilemez, yalancıktan onarılır, kırık parçalar üzerine zamk sürülebilir; ama kırığın yapıştırıldığı nokta her zaman göz önünde kalır.


Çınarın altına oturduğunuzda kendiniz değil, çınar olun, ormanda orman, kırda kır, insanlar arasında insanlarla olun.


Çünkü insan yüreği güzelliğe, şiire, paylaşmaya hasrettir. Çünkü gerçeğin titrek ve solgun alevi gömülüp kalmış olsa da, daima yanar.


Hayatın anlamını bulmak için içimize bakmalıyız, çünkü gerçek mutluluk orada yatar.


Hayatta her şeyin bir anlamı vardır, ama bazen bunu anlamak için zaman ve sabır gerekir.


Akmayan gözyaşları kalpte birikirler, zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç ederler.


Çınarın altına oturduğunuzda kendiniz değil, çınar olun, ormanda orman, kırda kır, insanlar arasında insanlarla olun.


Evdeki her şeyi tamir eden erkek; Kırdığı kalbi onaramıyorsa, usta sayılmaz.


Hayatta her zaman seçim yapmak zorunda kalacağız, ama önemli olan doğru seçimi yapmaktır.


Hayatta başarılı olmak için önce kendimize inanmamız gerekir.


Hayatta sadece kendimiz için değil, başkaları için de yaşamalıyız.


Hayatta her şeyin bir bedeli vardır, ama bazen bedeli ödemek zorunda kalmadan öğrenemeyiz.


Akmayan gözyaşları kalpte birikir, zamanla kabuk tutar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç eder.


Bedenin rahatlık konusundaki arzularını yerine getirmek demek, ruhu donukluğun sisine itmek demektir.


Ama insanlar her zaman giyindikleri, göründükleri gibi olmuyorlar. İnsan ruhu öyle karmaşık, öyle anlaşılması güç bir şey ki.


Ben beyaz duvarlı bir odada, bir yatağa bağlanıp bir yıl daha yaşamaktansa, bostanımdaki kabakların arasına yüzüstü düşmeyi yeğlerim.


Hayatta her zaman bir sevgi kaynağı vardır, ama bazen onu bulmak için kendimize izin vermemiz gerekir.


Hayatta her zaman bir şeyler yapabileceğimiz bir yol vardır, ama bazen o yolu bulmak için cesaretimizi toplamamız gerekebilir.


Mükemmellik asla bizimle aynı boyda olamayacak.


Başkası adına karar veren sevgi bencil ve ham bir sevgidir.


Çünkü doğru davranış, zahmeti bilip kolaya kaçmadan ona katlanmaktır.


Sözcükler, tek başlarına insanı kırmaz oysa. Yaralayan bunun arkasına saklanan ikiyüzlülüktür.


Açlığın her şeyi bastırdığı bir manzarada yok edilemeyen sadece iki değer vardır…Bunlar onur ve saygıdır…


Hayatta her zaman bir umut ışığı vardır, ama bazen onu görmek için karanlıktan geçmemiz gerekir.


Hayatta her zaman öğrenmek için bir şeyler vardır, ama öğrenmek için açık bir zihne sahip olmalıyız.


İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken bir düşünce uğruna savaşmak, yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir.


Madenlerdeki kanaryaların ölmesi gibi benim içimde de doğallığım ve ender olarak sahip olduğum gülme arzum öldü.


Anlayışın sessizliğe gereksinmesi vardır.


Yüreğinin Gittiği Yere Git Sözleri


Düşünürken acı veren pek çok şey var..


Doğa boşluk sevmez; boşluk oluştuğu anda onu doldurmaya çalışır.


Yapmaya değecek tek yolculuk, içimizde yaptığımız yolculuktur.


Yara ne denli büyük ve derinse, çevresinde oluşan zırh da o kadar güçlü olur.


Sevgiye tembellik yakışmaz, onu dolu dolu yaşamak için kararlı ve güçlü devinimler gereklidir.


Eğer yaşam bir yolsa, her zaman yokuş yukarı giden bir yoldur


Yapılacak ilk devrim, insanın kendi içine yapacağıdır, evet ilk ve en önemli devrim budur.


Zaman bir ok gibiydi, yaydan hareket ediyor ve hedefine ulaşıyordu. Bir daha asla geri dönemezdi…


Aşık olana dek, yüreğin özgür kaldığı sürece, hiçbir erkeğin dikkatini çekmezsin.


Gerçekte içimde yanıp tutuşan bir aile kurma arzusu yoktu. Dünyaya bir çocuk getirme düşüncesi gözümü korkutuyordu. Kendim çocukken çok üzülmüştüm, başka bir masum yaratığa acı çektirmekten korkuyordum.


Kendimizi vakumlu kutularda yaşamaya ne kadar tutsak etsek de, gizem çevremizde ışıl ışıl parlamakta ve yüreğimiz gereken yolu bize işaret etmekte.


Bir hayat kırıldığı zaman yeniden biraraya getirilemez, yalancıktan onarılır, kırık parçalar üzerine zamk sürülebilir; ama kırığın yapıştırıldığı nokta her zaman göz önünde kalır…


Aynı doğruları, aynı mutlak dogmaları paylaştığı bir grubun üyesi olduğunu hissetmek, onun kibirliliğe olan doğal eğilimini kaygı verecek biçimde güçlendiriyordu.


Kendinin daima haklı olduğunu sanan insan kendini üstün hissetmeye de meyillidir; kendinde başkalarını yargılama ve etiketleme hakkını görür, kendini ulaşılması gereken bir model olarak ortaya koyar.


Derinlerde bir yerde isyan etmeyi sürdürüyordum, bir yanım kendim olmayı sürdürmek istiyordu, öteki yanımsa sevilebilmek için dünyanın gerektirdiği kurallara uyum sağlamak istiyordu. Ne zor bir savaş!


Kim bilir neden en basit gerçeklikler, anlaması en zor olandır.


Söylemek ve yapmak arasında kocaman bir deniz vardır.


Yapmaya değecek tek yolculuk içimize yapacağımız yolculuktur.


Bütün güç kaderin elindedir, irade gücü yalnızca bir bahanedir. Bunu bilince içinizi müthiş bir huzur kaplar. Kaderin geçmişteki davranışlarınızın bir sonucu olarak oluştuğunu görürsünüz. Böylece başlangıç noktasına geri dönersiniz. Bu düğümün çözüm noktası nerededir diye sorarsınız kendinize. İpin hangi ucu çözer yumağı? Bir ip mi yoksa zincir mi söz konusu? Kesilip koparılabilir mi, yoksa sizi sonsuza dek sarıp sarmalar mı?..


Dünyaya gelen her yaratığın en derin tutkusu devrim yapmak değil; sevmek ve sevilmektir.


Cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşelidir.


Dil, dişin ağrıyan yerine değer..


Kadın bedenimin yaşamadan solduğunu hissediyordum.


Oysa kaderin hayal gücü bizimkinden daha renklidir.


Şimdi biliyorum ki sevgi güç ister, sevmek için gözü pek, yürekli olmalı.


Hazineniz neredeyse yüreğiniz de orada olacaktır.


Hayatların pek çoğu korku, endişe ve sonuç olarak bir bekleyiş hayatıdır.


İçinde gizem bulundurmayan bir hayat son derece yoksuldur.


Eğer yaşam bir yolsa, her zaman yokuş yukarı giden bir yoldur.


Sözcük yaratabilir ve yok da edebilir.


Israrcı ol. Yaşam, pes edenin değil, kurcalayanın olur.


İkiyüzlülük, gerçeği arayan kişinin yüzüne atılabilecek zehirlerin en korkuncudur.


En büyük, en mutlak aşklar bile, araya uzaklık girince kuşkulara neden oluyorlar.


Tuhaf görünebilir, ama en derin mutluluk, en korkunç mutsuzluk gibi beraberinde zıt bir arzuyu getirebilir.


Sevgiye tembellik yakışmaz, onu dolu dolu yaşamak için kararlı ve güçlü devinimler gereklidir.


Hayat, piyangodan farklı değilse biraz sabırlı olmalı ve yeni çekilişi beklemek gerekiyordu.


Ortak hayal gücünde ruh var olmayı kesti ve bu silinişte en yakın dostu vicdanı da kendi peşinden sürükledi.


Kendi kendime diyordum ki, zarar ziyan görmeden ergenlik yaşayanlar hiçbir zaman gerçekten büyük insan olamazlar.


İnsanın kendi kendiyle derin bir biçimde baş başa kalabilmesi için uzun bir sessizlik ve karanlık saatler gerekir.


Susanna Tamaro Eserleri

Romanlar

Büyülü Çember (1994)

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git (1994)

Aklı Bir Karış Havada (1989)

Daha Çok Ateş Daha Çok Rüzgar (2002)

Yüreğimin sesini dinle (2007)

Anima Mundi (Dünyanın Ruhu) (1997)

Sonsuza Kadar – Luisito – Bir Sevgi Öyküsü (2008)

Var Olan Ada (2012)

Her Melek Korkunçtur (2013)

Büyük Bir Aşk Hikayesi (2021) Öykü

Tek Ses İçin (1998)

Yanıtla Beni (2001)

Çocuk kitabı

Kitaplardan Korkan Çocuk (2000)

Tobia ve Melek (2000)

Tombul Yürek (1999)

Günlük – Söyleşi –

Sevgili Mathilda, İnsanın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum (2000)

Eve Doğru (2000)


Eğerler dünyası bir girdap, bir hortum, bir kara deliktir. İnsan bir an dengesini yitirirse, içine yuvarlanmaması olanaksızdır.


En derin ruhsal arzular karşısında var olmak, suyun yüzeyini dalgalandıran aptal düşünceler karşısında ise yok olmak gerekir.


Can sıkıntısının panzehiri meraktır. Açık, sürekli harekette olan bir zihindir. Bilginin yolunu izleyen asla sıkılmaz.


Çağdaş düşüncenin insana uyguladığı en büyük şiddetlerden biri, inanılası temellerin olmadığını fısıldamış olmaktır.


Her hayatın altından akan gizli bilgelik, doğru şeylerin doğru anlarda gerçekleşmesini sağlar.


En büyük, en mutlak aşklar bile, araya uzaklık girince kuşkulara neden oluyorlar.


Ruh ve vicdanın sürgüne gitmesi bizleri boş kutulara dönüştürdü.


Hiç frenlenmeden gösterilen şiddet sonunda kayıtsızlığa yol açar.


Yaşam uzun değil, dairevi bir yoldur. İstediğin kadar çırpın, sonunda gene aynı noktaya dönersin.


Sevgili Mathilda, İnsanın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum Sözleri


Oyalanırken, oyalanırken, sonunda bir sabah uyanırsın, aynaya bakarsın ve tanımadığın bir kişiyi görürsün karşında. Ben kimim? Nereye gidiyorum?


Benim için hiçbir film, hiçbir gösteri, gün batımının saydam ışığının geceye yavaş yavaş geçişi kadar güzel ve heyecan verici olamaz.


Çünkü gelecek, ne yarın ne de bir yıl sonradır, gelecek bugündür. Gelecek, uygar vicdanımızın ve insanlık bilincimizin her günkü eylemlerindeki seçimdir.


 


Düşman bir çevrede insan yalnız kaldığı zaman parıltısını yitiriyor, uzaklaşıyor.


Evdeki her şeyi tamir eden erkek; kırdığı kalbi onaramıyorsa, usta sayılmaz.


Böyledir bu dünya, yaşam cömertlik ister. İnsanın kendi içindeki karakteri yetiştirmesi, ama bunu yaparken de çevredeki hiçbir şeyi algılamaması, hala soluk alsa da ölü olmaya benzer.


Anlıyor musun? Böyledir bu dünya, yaşam cömertlik ister: İnsanın kendi içindeki karakteri yetiştirmesi, ama bunu yaparken de çevredeki hiçbir şeyi algılamaması, hâlâ soluk alsa da ölü olmaya benzer.


Beni harekete geçiren ya da daha doğrusu harekete geçirmeyen, annemin bana öğrettiği davranıştı. Sevilebilmek için karşı çıkmamak, olmadığım gibi görünmek zorundaydım.


Akıntıya kapılmamak ve kötünün sıradanlığı tarafından yok edilmemek için tıpkı akşamları sürüsünü ahıra teslim eden bir çoban gibi düşüncelerimizi ve duygularımızı denetlemeliyiz.


Akmayan gözyaşları kalpte birikirler; zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi, kalbi tıkayıp felç ederler.


Yalnızca acı insanı geliştirir ama acıyla göğüs göğüse gelmelisiniz, kaçmaya çalışan ya da ağlayıp sızlayan kaybetmeye mahkumdur.



Bu sözler, Susanna Tamaro’nun insan doğası, sevgi, ilişkiler ve kişisel gelişim üzerine olan düşüncelerini yansıtır. Eserleri, okuyuculara derin düşüncelere dalmaları ve yaşamın karmaşıklığını keşfetmeleri için bir fırsat sunar.



Susanna Tamaro sözleri konumuzdan sonra meşhurlardan sözler kategorimize aşağıdaki linkten ulaşıp konularımızdan yaralanabilirsiniz… Dostkelimeler.com

Malik bin dinar sözleri

İbrahim bin Ethem kıssası

Yogi Bhajan Sözleri

Sokrates Sözleri

MEŞHURLARDAN SÖZLER

Ralph Waldo Emerson Sözleri

0
mutluyum
Mutluyum
0
d_n_yorum
Düşünüyorum
0
sinir_oldum
Sinir oldum
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
be_endim
Beğendim
Susanna Tamaro Sözleri

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Dostkelimeler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Sosyal Medyada Takip Edebilirsiniz...